25 Nisan 2012 Çarşamba

BUGÜN 25 NİSAN NEŞE DOLUYOR İNSAN!

Uzun zamandır yazmadığımın farkındayım, eh ne de olsa ''Güçlendirme''nin sarhoşluğu içine giriyor insan ve toparlanması zaman alıyor biraz ya da aslında yeni sistemin etkilerini görüp deneyimlemek için biraz zaman gerekiyor...
Hehehe nasıl da buldum güzel bir mazeret!!

Şu anda 64,5-65,5kg. arasında gidip geliyorum, hatta abartırsam 66'lara kadar çıktığını da gördüm.
Hemen hemen her gün tartılıyorum.
Tartılmak iyi oluyor kilo kontrolünde, bence önemli. 
Herkesin dijital bir tatıya sahip olmasını tavsite ederim. Tartılmak şu açıdan önemli; fazla kaçırdığında anında önlem almak için bir uyarı sistemi oluyor. 

Benim limitim 65 kg.burayı geçtiğimde hemen bi toparlanma yapıyorum. 
Fakat sık sık tartılmanın şöyle bi de dejavantajı var. Diyelim gayet güzel dikkat ettim, hatta fazlasıyla dikkat ettim ve ibre fazladan eksi değer gösteriyor, hemen bi rahatlama bi efendime söyliyeyim kaçamak yapmalar başlıyor bende... 

Güçlendirmenin sarhoşluğu da böyle bir şey oluyor işte sanırım...Ama çok güzel gerçekten de tekrar ekmek yiyebilmek, ödül ve nişasta öğünü serbestliği :)) Düzenli bir ödül öğünü ve nişasta öğünü geliştiremedim henüz. Arada kaçamaklarım olduğundan onların yerine sayıyorum artık...

Hafta içi güzel geçiyor ama hafta sonu fazla kaçırıyorum genelde. Onun için de Pazartesileri de Protein günü yapmaya çalışıyorum. Her gün yürüyorum arada yürümediğimzamanlar da oluyor elbet ama fırsatını bulursam kaptırıyorum kendimi 3,5, 8,10 km. yürüyorum. 

Yürümek GERÇEKTEN çok etkili!!
Ne zaman yürüsem fazladan yediğim şeyler sorun olmuyor ya da tartıda eksi çıkıyorum :)

Bu gün nerdeyse 1 aydır görüşmediğim diyetisyen bir arkadaşımla görüştük! Hafızasına hayranım; bana şu anda kaç kilo olduğumu en son görüştüğümüzde 64,2 kg geldiğimi hatırlattı. 64,8 kg. dedim. Ben azar bekliyorken o ''Bravo'' demesin mi :)

Çok iyi yani, ben aslında epey bir süredir Güçlendirme yapıyorum sanırım :))

''Güçlendirmeye'' geçişim resmi olarak 9 Nisan ama hemen hemen aynı kilolarda oluşum yaklaşık 1,5 aydır falan. Her gün kayıt tuttuğum bir duvar takvimim var mutfakta, her sabah tartılıyorum ve o güne diyetin kaçıncı gününde olduğumu ve kilomu not ediyorum. Böylelikle güzel bir istatistik de çıktı ortaya. Genel olarak  baktığımda son bir kaç aydır çok yavaş ama güzel bir iniş var ideal kiloya :) Bununun kesinlikle çok çok daha sağlıklı olduğuna inanıyorum ve umarım çok daha da kalıcı olur!

Bu arada evde kendi ekmeğimi, yoğurdumu yapıyorum. İpek Hanım Çiftiğinden aldığım ''Kefir mayası'' ile kefirimi yapıyorum. Hatta işi büyüttüm çiftlikten aldığım sebze ve taze baharat tohum ve fideleri ile güzel bir balkon bahçesi oluşturdum. Eh yıllardır hayalini kurduğum bir şeydi. GDO'suz, bozulmamış, kimyasal yememiş, en doğalından tohum ve fideler şimdi büyüyorlar saksılarda :)) 
Çiftlikten birşeyler almak isteyenler web sayfasındaki iletişim adresine mail atabilirler.





Dukan amca sağolsun elbet sayesinde fazla kilolorımdan kurtuldum ama tabi bu en çok benim sayemde oldu :) 
Başlangıç dönemi hariç %100 yapamadım ve de yapmadım Dukan'ı. Sebebi ise;birirncisi diyet ürünlere alerjim(!) var,  yediklerimiz çok önemli, sınırsızca diyet ürün tüketmektense adam gibi doğal olan, içinde kimyasalı olmayan yiyecekleri kararında tüketmek daha doğru geliyor bana. 
İkincisi proteini çok abartıp vücudu yormaktan hep çekindim aslında... Her ne kadar etkili olsa da herşeyi kararında yapmak en  doğrusu gibi geliyor...

Neyse işte bu benim kendime uyarladığım programım. 

Tam  12 yıl bir ilaç firmasında çalıştım. Ayrılalı nerdeyse 5 yıl olacak. 2 aylık eğitim dönemini birincilikle bitirip başlamıştım işe. Sonraki yıllarda sık sık tekrar eden eğitimler ve sınavlar ile medikal konularda, ilaçlar ve insan vücudu hakkında epey bir bilgi birikimim oldu. Hatta bazı doktorlar sohbet sırasında asıl mesleğimin doktorluk olup olmadığını sorarlardı. Ben doktor değilim ama insan sağlığı, hastalıklar, ilaçlar (ki hiç hoşlaşmam) , yeme& içme (çok severim), pisikoloji, doğal yaşam vs.hakkında okurum, araştırırım.

Sağlıklı yaşamla ilgili sanırım ilk satın aldığım kitap Dr. Osman Müftüoğlu'nun ''Yaşasın Hayat'' adlı kitabı idi. Dr.Mehmet Öz'ün , Dr.Ahmet Aydın'ın Taş Devri Diyeti, Dr. Canan Karatay'ın Karatay Diyeti kitapları dışında yok bilimum şifalı bitkiler, yok enerji kullanımlar vs. konularında da okudum, araştırdım. 

İlk defa adam gibi diyet yapmak için diyetistene gittiğimde kalorileri öğrenmeye başladım. Aradan epey zaman geçtikten sonra, önce arkadaş olup sonradan diyetisyen olması nedeniyle sık sık yeme içme konularını tartışabildiğim bir arkadaşım sayesinde de daha fazla şey öğrendim. Kalori ihtiyacı hesaplamaları, yiyeceklerin vücutta işleyişleri vs. Bu arada Dukan diyeti yaparken o bana hiç karışmadı, arada yokluyordu sadece nasıl gidiyorum diye :)

Velasılı kelam ben kendime göre ama elbette bazı temel kurallara sadık kalarak yapıyorum Dukan diyetini. Benim gibi yemeği seven, yemekten inanılmaz zevk alan biri için katı diyetler yapmak gerçekten zor ama imkansız değil! 
Hayatta hep bir seçim yapıyoruz. 
Güzel yemeklerden ya da hep istediğimizi yemekten vazgeçiyorsak, güzel bir kiloya sahip olmayı, giydiğimiz yakışmasını, duruşumuzun beğenilmesini seçiyoruz demektir. 


Hafif yiyorsak, spor yapıyorsak sağlıklı olmayı seçiyoruz demektir.  
Moralimiz bozuk olduğunda ağır şeyler yiyorsak, hiç hareket etmiyorsak ya kendimizi cezalandırıyoruz demektir.
Ya da bilinçli olarak en okkalısından, en gurme'sinden hakkını vererek güzel bir ziyafet çekiyorsak o yemeğin zevkine varmayı seçiyoruz demektir.

Hayat böyle bir şey işte... Hiç bir şey dört dötlük değil. Hep bir şeyi seçeriz.
Bu bizim seçimimiz; kimse kimsenin kafasına silah dayamıyor '' illa bunu yiyeceksin  ya da yemiyeceksin diye''..Ama kendimize dikkat etmeliyiz. Yediklerimize dikkat etmeliyiz. Okumak ama birkaç ayrı kaynaktan, araştırmak ve sormak lazım. 

Son zamanlarda Facebook'ta ''Fikir Sahibi Damaklar'' adlı bir kuruluşu takip ediyorum. Beslenme ve tarım politikaları hakkında gündemi çok iyi takip eden bu sayfayı sizin de takip etmenizi şidette öneririm. Yediğimiz içtiğimiz hakkında bilinçlenme açısından çok faydalı bir paylaşım.

Ayrıca Prof Dr. Ahmet Aydın'ın Beslenme Bülteni adlı resmi web sayfasında çok faydalı bilgiler var. Forum kısmında paylaşım yaptığınızda ya da iletişim adreslerine soru gönderdiğinizde kesinlikle cevap veriliyor hem de çok hızlı bir şekilde.

Bugün benim resmi doğumgünüm (kimlik cüzdanımda yazılı olan) bir de yarın var ''gerçek doğum günüm''. Olsun, bugün 25 Nisan neşe doluyor insan :) 

İki gün kutlama yapmak da güzel! Doğum gününe normal kiloda girmek daha da GÜZEL!!



11 Nisan 2012 Çarşamba

142. GÜN


Bilmiyorum neden ama bu başlığı seçmek istedim bu günkü yazıma; belkide ne kadar uzun süredir Dukan Programı yaptığımın bir ifadesi olsun diye... 
Niye mi??
Ben hiç hayatımda bu kadar uzun ve dirayetle kaldığım bir diyet yapmamıştım da ondan..
Aslında tüm bu 142 gün boyunca her bir gün kurallara %100 uyduğumu sanıyorsanız çok büyük yanılgı içindesiniz :) 
O kadar çok ihlal yaptım ki anlatamam... Ama aynı zamanda diyete devam ettim. ''Amaaaan sen de boşver zaten bozdum'' demedim hiç...Çünkü artık karar vermiştim normal kiloma dönmeye.

Bir gün bir diyetisyen arkadaşım şöyle demişti;
-Trafikte hiç kırmızı ışıkta geçtin mi??
-Evet geçtim. 
-Peki bir kere kırmızı ışıkta geçtin diye sonra hep geçmeye devam  mı ettin??
-Hayır tabiki!! 

İşte böyle diyette de bir kere bozdum diye hep kırmızı ışıkta mı geçeceğim??!! Aman cısss, çok tehlikeli!! 
Ama kendimi eğlendirmek için yolu boş bulduğumda hem kırmızı ışıkta geçtim hem de acayip hız yaptım. Geçen haftasonu Alaçatı gezimizde olduğu gibi... O kadar çok abarttım ki , öyle bir öğün falan değil komple haftasonu kaçamağı oldu...Pazartesi günü sabah en son bıraktığım yerden 2,7 kg. fazla çıktım tartıda. 
İmdat!!! 
Bakmayın hemen imdat dediğime, bu şunu anlamamı sağladı: 
Şimdi ipin ucunu bırakırsam aylardır  erittiğim, incelmeye zorladığım, rahatını bozduğum tembel yağ hücrelerim her zamankinden daha büyük bir heves ve iştahla gelecek yağlı, kalorili mamalarını bekliyorlar. Hala yeni şekillerine alışmak için zamana ihtiyaçları var.

Panik falan olmadım hemen; 
Pazartesi günü saf protein yaptım -Güçlendirmeye geçmeye karar verdiğim halde- ve akşam 5'den sonra hiç bir şey yemedim;ayran, su ve bitki çayı dışında. Ve erken yattım.
Salı sabah sonuç 1 kilo gitmişti bile :)
Salı günü normal diyete devam ettim güçlendirmede olduğumu idrak edebileyim diye ilk tostumu yaptım, tam tahıllı 2 dilim çavdar ekmeğine 1 dilim nefis İzmir tulumu ile. Harika bir tat, ne zamadır özlemişim! Bir avuç goji berry ile meyve ihtiyacımı giderdim. 

Akşam yine erken yemek yedim ve gece su, kendi yaptığım yoğurt ve çay dışında birşey yemedim. Ama akşam yemeğinde zeytinyağlı salatamı ve balığımı afiyetle yedim.Çarşamba sabah tarıda 700gr. daha gittiğini gördüm :) 

Bu arada  itiraf etmem gereken bir konu var. Her ne kadar diyet süt, yoğrut vs. kullansam da çoğunluk normal olanlardan yedim. Diyet peynirimden de yedim ama hep bir kaşar loru, bir İzmir tulumu, bir Ezine tam yağlı ya da kaşar peynirinden az ya da çok yedim. Dukan son açıklamalarında bu diyet peynirlerde çok fazla kimyasal olduğunu açıklamış ve peynir yemeye kısılama getirmişti zaten. 

Ben biraz Karatay'cıyım aynı zamanada, o yüzden diyet boyunca yumurtamı hiç kısmadım. Günde 2-3 yumurta yemişliğim vardır. Daha önce yumurtayı nasıl pişirdiğimi şu yazımda açıklamıştım. Üstelik böyle yaparak bir ayda kötü kolestrolümden kurtulmuş iyi kollestrolümü tavan yapmayı başardım. Yoğurt genelde kendim yapmaya çalışıyorum, kullandığım süt tam yağlı mandıra sütü. Kendim yapamamışsam diyet ya da naturel yoğurt yiyorum.

Dukan krebi dahil yemeklerde her zaman 1 tatlı kaşığı kadar sızma zeytinyağı kullanıyorum. Bu yağ genelde 2 ile 4 porsiyonluk yemekler için olan miktar. Sabah tavada yumurta yapacak isem haftasonu gibi canım güzel bir şeyler çektiğinde 1 tatlı kaşığı köy tereyağıda pişirdiğim de oluyor. 

Genellikle çemensiz pastırma ve füme et tercih ediyorum. Bu jambonlar, salamlar vs. oldum olası sevememişimdir zaten. Hele diyet olanlarında o kadar çok kimyasal katkı maddesi var ki, yemiyorum, yiyenlere de tavsiye etmiyorum açıkça. Üstelik de pahallılar!!

Facebook Dukan grubunda pek çok kek, tatlı vs. tarifi paylaşılıyor. İlk başlarda bazılarından pişirdim yedim; güzel oluyor ama son zamanlarda bunlardan pişirmiyorum.  Onlardan yapmaya üşendim ve de meyve ya da gerçek tatlı yedim itiraf edeyim...

Benim bırakamadığım en kötü alışkanlığım çayımı içerken kullandığım tatlandırıcı. Şekerle pek aram yoktur ama illa biraz tat olacak çayımda... İnşallah onu da Karatay'a geçince bırakacağım!

Dukan Seyir Evresini  2/7 şeklinde yaptım. Yani haftanın 2 günü (Pazartesi, Perşembe)  saf protein, kalan günler sebze+protein  şeklinde idi. Bu yöntemi tercih etmemin birçok nedeni vardı:
*Çok ağır protein tüketip böbreklerimi yormak istemedim
*Protein dediğin pahallı bir şey her gün full protein mi yenir??
*Diyete olan toleransım ve motivasyonum yüksek kalabilsin diye
*Kilosunun çoğunluğu bacaklarda olan kadınlar için Dukan özellikle 2/0 öneriyordu (haftada 2 gün protein, kalan günler normal beslenme) 2/0'a en yakın yöntem  2/7 idi. Bu sayede 11kg. fazlalığımdan 3 ayda kurtuldum.

Şimdi Güçlendirmeye geçtim çok şükür :)) 
Aslında hedef kilomda değilim hala (2 kilo fazla) ama yeterince uzun Seyir yaptım. İnsan sıkılıyor bir yerde. Ben de kasmıyorum şimdi o kadar...

Kafamda bu işi nasıl halledebilirim diye düşünürken artık yavaş yavaş kendi Güçlendirme Planım oluşmaya başladı:
*Benim güçlendirmem biraz 2/0 yöntemi gibi olacak. Yani Pazartesi ve Perşembe saf protein günlerine devam edeceğim mümkün olduğunca.
*Meyve çok canım istemedikçe yememeye karar verdim (Karatay'dan)
*2 dilim ekmek serbest ama nişasta öğünüm olan gün ekmek yemeyeyim diyorum
*Hafta sonu serbest Pazar kahvaltımı çok özledim belki her zaman değil ama kafaya koydum
*Ödül öğünü sonrası gerekirse(!) protein günü yapılacak.
*Tabiki en az 1,5 lt su içmeye ve 25dk. yürüyüşe devam.


Burada yazdıklarım  bana ait ve kendi metabolizmama istisna olan bir durum olduğunu hatırlatmak isterim. Herkesin kendi vücut yapısı ve metabolizma hızı farklıdır ve ayrıca herkesin vücudu aynı programa farklı tepkiler verebilir unutmayın lütfen!

6 Nisan 2012 Cuma

DEFİLE DEDİĞİN BÖYLE OLUR!

Hayatımın en unutulmaz, en güzel defilesini izledim bu akşam!!

Unuttuğum, kaldırdığım, bir gün belki tekrar içine girerim diye sakladığım ne kadar eski yazlık kıyafetim varsa hepsini çıkardım yerlerinden... Bir bir giydim, üzerime tekrar olanlarla şöyle evin içinde bi ''cat walk'' yaptım :)) 
Müthiş bir DJ bana eşlik etti; bütün aşam süper müzikler eşliğinde kah dans ettim kah defile yaptım eskiden bacağımdan, kolumdan geçmeyen kıyafetlerimle kendime, DJ'ime ve şaşkın şaşkın bakan (aslında hayran hayran demek istiyorum tabiki burada) kedim ''Dude'' a...

İnsan hiç bu kadar sevinir mi böyle bir şeye ya??? 
Sevinir, sevinir hem de kuşlar gibi uça uça sevinir :))  Ne güzel ya, eskiden beğenmediğim tişört, etek, şort vs. tık diye oluyor bi de yakışıyor. Bak bak inceysen çuval giysen yakışır derler  ( ya da ben diyorum) yalan değil, çok doğru...
Wallaha kilolu geçen yıllarıma yandım...


Olsun zararın neresinden dönülse kardır... Ben de çok ama çok mutluyum şimdi!
Kısa süre sonra Before/after fotoğrafımı koyayım diyorum ne dersiniz ;-)

5 Nisan 2012 Perşembe

GERİ SAYIM BAŞLASINNNNN!

Pazartesi sabahına 3 gün kaldı! 
Pazartesi ne mi olacak?.... 
Hahahahahaaaa.... 
Güçlendirme olacak  :)))
Bir önceki yazımda söylemiştim; artık kilom ne olursa olsun Pazartesi günü Dukan Güçlendirme Safhası'na geçiyorum diye.

Bu haftayı gerçekten iyi geçirdim. Şimdi önümde Cuma dahil önemli bir haftasonu var. Allah'ım sen bana ''güç'' verki alnımın akıyla ''güçlendirmeme'' geçebileyim...

Güçlendirmeyi kafamda tekrarlamaya, fikren alışmaya çalışıyorum ne zamandır. Abarıp abıtıp sapıtmayayım diye... Bazı şeyler serbest olunca ipin ucunu kaçırmamayım diye...

Mesela günde 2 dilim  tam tahıl ekmeğim varya hani, o ekmek 4-5 dilim olmamalı ya da ödül öğünleri üst üste yenmemeli, meyve günde 1 adet iken  yılbaşı gecesi çılgınlığında homini gırtlak şekline dönüşmemeli gibi....

Tabi bu arada güzüm sürekli ''Karatay Diyetine'' kayıyor. Aslında ben bu güçlendirmeyi Karatay'lı yapabilirim. Bunun üzerinde ne zamandır düşünüyorum da bir türlü uygulamaya geçmeye korkuyordum. 

Şimdi işler daha kolaylaşacak. Bir kere hedef kiloma  ya da en azından yakın bir kiloya inmiş olacağım. Böylelikle diyetimin rutininde daha fazla ''oyun oynama'' alanım olacak. Şimdi bana ''insan sağlığı oyun mu'' diye soranlar olursa eğer;
Ben biraz kendimi biliyorum da konuşuyorum. Herkes de kendini bilecek. Herkesin bünyesi, vücudu, sağlık durumu, kan değerleri, yaşam biçimi vs. farklı. Ben kendimi olabildiğince takip ediyorum ve kendime göre bir yol çiziyorum bilginize.

Uygulamaya geçince buradan yazacağım sonuçları... Aklımda çok hain fikirler var :))
Bu arada İpek Hanım Çiftliğinden aldığım son paketimde ''buğdağ kepeği'' de vardı. Ekmek yaparken kullanacağım.

Çiftlikte yararlı/doğal ne arasanız var. Pınar hanım acayip kafası çalışan, çalışkan, samimi ve içten biri. Şu anda o kadar çok bileni var ki. Buna hem çok seviniyorum -birçok insan sağlıklı beslenme şansına sahip oluyor böylelikle- , hem de içten içten kıskanıyorum. Nedeni ise Pınar hanımla daha çok yazışmak ve görüşmek nasıl mümkün olur diye düşündüğümden. Üstelik sade vatandaş değil, sanatçılar, bürokratlar, ünlü kişiler, eşi dostu, akrabasından bana sıra gelirmi acep.... Ama en son bana mailinde artık ''hanım'' lafını kaldırıp ''Sedacım'' diye yazmıştı ki içim nasıl mutlulukla doldu anlatamam :)

Uzun zamandır çiftliğine ziyarete gitmeyi planlıyorum ama bir türlü beceremedim daha :(
Çok kısa bir süre içinde yapacağım artık....

Ayrıca blog'umda bir ''Pınar Hanım Köşesi'' açmak istiyorum. Kendisine bahsettiğimde çok memnun oldu. Onun haftalık yazılarını yayınlayacağım ki daha fazla insan bazı gerçekleri okuyup öğrensin, sağlıklı, kirlenmemiş, genetiği bozulmamış doğal şeyler yiyebilsin, onu daha iyi tanısın, girişimci olanlar da onun gibi tarım ve hayvancılık yapsın....

Aslında bu ayrı bir başlık konusu o yüzden şimdilik lafımı burada keseyim ve herkese iyi geceler diliyeyim...



1 Nisan 2012 Pazar

AMAN GEÇ KALMA ERKEN GEELLLLLLL GÜÇLENDİRMEYE

Nihayet toparladım kendimi ve bir ''YUMRUK hareketine'' giriştim. Buna geçici bir Atak Evresi girişimi de denilebilir...
*3 gün sadece protein, 
*Bol su, suyun dışında maden suyu, çay, bitki çayı, kefir, süt, kahve ne bulduysam... 
*Bol yürüyüş!
Süt ve ürünlerini çok abartmamak gerekiyor.
Bugün 2. gün. İlk günün sonunda inanılmaz bir fark oldu. Çok mutluyum!

Yumruk Hareketine başlamadan önce karar verdim: 
3 gün böyle devam edip ve önümüzdeki hafta hiç bozmadan (inşallah)  bitirip kilom kaç olursa olsun birsonraki Pazartesi  ''GÜÇLENDİRMEYE'' geçeceğim. Halihazırda Seyir Evresini epey bi uzatmış durumdayım 1 ay kadar... Aslında bu bir ay biraz Güçlendirme gibi geçti ama abuk sabuk bir güçlendirme; sık sık yapılan kaçamaklar, sonra baştan alıp toparlanmalar falan... 
Önemli olan şu ki 1 ay boyunca aslında vücudum (ideali olmasa da) bu kiloya alışmış oldu :) Epey bir süre ortalamam 66kg. idi.
Dukan amca bana hedef  olarak 62,5 kg'ı uygun görmüştü. Hatta 63'ü bile kabul ediyor. Şu anda 65,5 kg. geliyorum.
Bakalım bakalım ne olcek haftaya Pazartesi??

Sonra da ver elini ''Güçlendirme Evresi''. 
Veeeee:
*Gelsin hergün 1 porsiyon meyve; en çok elma ve portakal yemeyi özledim!
*Gelsin hergün 2 dilim tam tahıllı ekmek; zaten en sevdiklerim Bostanlı Pazar'ından aldığım o tam tahıllı ekmekler ya da evde yaptıklarımmmmmmııımmm :)


*Gelsin haftada 1 öğün (sonra 2 öğün olacak) ''Ödül Yemeği''; Pazar kahvaltısı mı olur, güzel bir akşam yemeği mi olur, yemek kitaplarımdan birinden yapacağım bir öğün mü olur... Ogghhhhh pek bi güzel olur!!!

*Gelsin haftada 1 öğün (sonra 2 öğün olacak) nişastalı ''yami''ler; makarnanın her türlüsü mü dersin, pide mi, lahmacun mu, kısır mı, mercimek mi... Oh be... 

* Yürüyüşe devam elbet; seviyorum da yürümeyi, çok iyi geliyor :)

Tabi bu kadar güzel şeyi sıraladıktan sonra söylemem gereken çok önemli bir konu var ki o da bu Güçlendirme Evresinin en tehlikeli evre olduğudur. Serbest olan yiyecekleri sınırında tüketmek çok çok önemli. Yani abarmamak gerekiyor! 
Vücudun yeni kilosuna alışması ve herşeyin süt liman olabilmesi için epey bir süre gerekiyor. İşte bu süre Güçlendirme Evresi süresi; verilen her 1 kilo için 10 gün üzerinden hesaplanılıyor. Mesela 10 kilo için 100 gün kadar gibi!

Evet sevgili Blog'um şimdilik bu kadar.. 
İnşallah iyi haberlerimi paylaşacağım kısa zaman sonra. 
Bu sürede sen de kendine iyi bak :)