23 Ağustos 2012 Perşembe

KARATAY İLE DUKAN


Bugün Karatay  usulü beslenmeye başlayalı 7. gün!
Ve ben yaklaşık 3 kilo hafifledim!
Ama bu hep böyle gitmeyecek biliyorum, zaten gitmemesi iyi olur yoksa bunda bir anormallik arayacağım!!
İnsanlar genellikle ''ahh ne yapsam veremiyorum'' konumunda düşünüyorlar ''Niye?'' diye aslında benim gibi bu kadar kısa sürede hızlı kayıp olduğunda da düşünülmeli keza ben düşündüm!

Doktor ya da diyetisyen değilim ama vücudumu tanımaya başladım ve az çok bildiklerimden bunun en başlı bir kaç sebebini şöyle sıralayabilirim;

1) Bu miktarın büyük kısmı ödemdi, yüzümün gözümün şişinin inmesinden anlıyorum.
2) Metabolizmam acayip şaşırmış durumda; ilk defa böyle bir sistemle tanışıyor ve deli gibi yakıyor!
3) Kısa süre önce ve kısa süre içinde alınan kilolar aynı hızla geri verilebiliyor. Oysa uzun süre kadrolu memur gibi bedende yer etmiş kilolar yerlerini hemen bırakmak istemediklerinden yine uzun bir süreçte gidiyor. (Benim bu 3 kilo son 3 haftada aldığım kilolardı)
4) Akşam yemeğini en geç 20:00'de bitirmiş olmak ve bundan sonra hiç bir şey yememek, gece en geç yarım gibi uyuyarak ''leptin hormonunun''  işini düzgün yapmasını sağlamak çok önemli ki biz uyurken depo yağlar yakılsın :)

Sadece dün akşam bir sürü  hikayeden ötürü akşam yemeği 21:30'lara kadar kaydı. Çok açıkmıştım. Nerdeyse yarım kilo ''barbunyayı' yedim.
Akşam yürüyüşümü yaptım ama 20dk. falan..
Bide gece saat 03:00'de  uyandım (tamda leptin hormonum çalışırken uff)...
Sonuç bu sabah düne göre 300gr. fazla idi...

Bu son 7 günlük gözlemlerim ise şöyle:

* Bu yaşıma geldim çayı şekersiz olarak içmeyi ilk defa bu kadar uzun süre başarabildim! Sabah yediğim kuru kayısı sağolsun!
*Şeker bayramını şekersiz geçiren bi benmişim gibi geliyor, gurur yaptım kendime :)
* Geçen yıl taa nerelerden getirttiğim taş değirmende soğuk sıkılmış halis zeytinyağımı artık hiç korkmadan yiyebiliyorum. Yok asında korktum ama sonuçlar korkmamam gerktiğini gösteriyor. Salataya, salata sosuna doydum (Dukanda azıcık fazla zeytinyağ koysan, biraz salata fazla yesem pişmanlık duyuyordum) Pişmanlık yok mutluluk var!
* Dukan Diyetinde zeytin, ceviz, badem gibi pek faydalı ve memlekette bol bulunan besinleri tüketemiyordum çok da severim ayrıca...Karatay'la suçluluık hissetmeden bu vitamin, mineral ve sağlıklı yağlar içeren ürünleri yemek çok hoşuma gitti.
Kendimi daha özgür hissediyorum!
* Canan hocanın limonlu su önerisini  için hep diyordum ki ''Amannnnn  nerden bulucamda, limonu koyucam da suyun içine, hem ekşi mi olur ne olur diye kaaleye almazken hadi deneyeyim dedim. 2. günden beri limonsuz su içmez oldum :)
Suya çok güzel bir aroma veriyor. İçine sıkmıyor sadece dilimleyip atıyorum, eskisinden daha zevkle su içtiğimi farkettim hiç  zorlanmadan...
* Yok ''Protein Perşembesi''  yok ''yulaf kepeği krebi'' yok onun dıdısı var, yok bunun bıbısı var diye Dukan kadar çok listeler onu ye, bunu yemeler yok bu beslenmede... Hiç bir şey bilmese de insan Karatay'la ilgili şunu bilmesi yeterli;
İŞLENMİŞ GIDA yerine DOĞAL GIDA yenecek.
Bu kadar!
*Oldum olası ''diyet, light vb. yazan ürünleri sevmemişimdir. Hep aklıma ''Yaw bunu nasıl diyete çevirdin kardeşim'' diye sorasım gelir. Bu şeyi diyet yaparken bütün o içinden alınan yağı, tatı, tuzu, vitamin, her ne ise onun yerine aynı tatı versin diye içini kim bilir kaç çeşit kimyasal ile donattın!!
Katarayda light ürün yok! Daha önceki yazılarımı okuyanlar bilirler benim ne kadar doğala düşkün olduğumu...
* Tokum ben gerçekten de açıkmıyorum zırt pırt!
Buna rağmen yersem bu benim ya yeme sevdamdan ya da obur olmamadan ileri geliyor kesin :)
* Ha bi de son olarak artık kendimi bir maratonda gibi hissetmiyorum. Dukan'da limitler, sınırlılar, sayılı günler, vaad edilenler, hedef sayısı, şu kadar zaman acı çekersen sana verilecek ödüller falan vardı. Ama şunu da söyleyeyim; bunları yaptığımda çok güzel sonuç aldım kilo verdim. Mutlu oldum ama yediklerimden çok mutlu olamıyordum ne yazık ki... Tatlandırıcılı tatlı yemek istemiyodum mesela... Yağ oranı bilmem nerdeyse sıfır olan peynir vs. yemek beni mutlu etmiyordu...
Hep zararlı kimyasal yediğimi düşünüp huzursuz oluyordum..
Zaten önceki yazılarımı okuyanlar Dukan'ı nasıl eğip büyüp kendi istediğim gibi yaptığımı görmüşlerdir. İşte bunların hepsi beni strese sokuyormuş meğer...Şimdi kendimi rahatlamış hissediyorum...
*Ekmeksiz yapamayan biriyim-dim. Hamur işlerini de pek severim ama Dukan'la bu hissiyatımı epey bi törpülemiş terbiye etmiştim, sağolsun Dukan! Yulaf Kepeği Krebini kendime ekmek niyetine yapıp her öğün yemeğin yanında tüketiyordum. Fakat onu pişirmesi bile zor geliyordu son zamanlarda. Şimdiki en büyük yardımcım kuruyemişler! Özellikle ceviz!
Yeri mi değil mi bilemem ama aklıma gelmişken; cevizi severim, peyniri de severim, cevizli peynirli taze fesleğeni daha da severim demek  geldi içimden bu da bana Orhan Veli'yi ve ona hayat veren  ses merhum Müşfik Kenteri hatırlattı :(  Ölümüne bu kadar üzüldüğüm çok az sanatçı olmuştur...

Bu arada Karatay'ın yemek kitabındaki tariften ilk ''ekşimiğimi'' yaptım.
Çok da güzel oldu!
Aşağıda eşkimikli salata...



22 Ağustos 2012 Çarşamba

KARATAY ZAMANI


Evet!!
Ben aylardır Dukan Diyeti yapan ama son aylarda yapamayan ve tekrar kiloları geri gelmeye başlayan ben artık kendimi hazır hissediyorum:
Hoşgeldin sağlıklı yaşam rehberim Karatay!

Dukan’a 18 Kasım 2011′de başladım ik 3 ay da zaten 10 kilo hafiflemiştim ama hedefim 13 kilo idi. Ve fakat bu hedefi bir türlü tutturamadım. Dukan diyetine başladığımda aynı zamanda Karatay’ın kitabını da alıp okudum. Fakat Dukan ile çok hızlı sonuç aldığımdan program değiştirmek istemedim. Kilolarımdan kurtulmaya o kadar ihiyaç duyuyordum ki kendimi riske atmak istememiştim. Dukanla ilk 3 günde 2 kilo Atak Dönemi ile gitmişti. Çok güzel gidiyordu yağlar...Ve Karatay'a geçmeyi göze alamıyorudum her ne kadar Dukan'a göre daha sağlıklı bulsamda..
Ya Karatayla yakamazsam bu yağları, ya devamı gelmezse, ya disipline olamazsam???

Hem bir kere de başladığım şeyi bitireyim yani….Maymun iştahlılık yapmayayım dedimdi.

Korktum, değiştirmedim ama hep gözüm Karatayda kaldı. İkinci kitabı çıktı onu da aldım okudum hatmettim. Bu arada Dukanı iyice sallamaya başlamıştım. Yani pek uymuyordum artık kurallara ama dikkat ediyordum yine de.. Taki memleket ziyaretleri ve yaz tatili hikayesi gelene kadar…
Memlekette herşey doğal, komşumuzun ineği var tavukları var. Özgür dolaşan ineğin tavuğun miss gibi sütü, yumurtası, evin bahçesinde yetişen fasulye, salatalık, maydanoz vs.

Her 5 lt.lik sütün piştikten sonra ertesi gün toplanan kaymağı, kız kardeşimin yaptığı reçellerle bi güzel yenildi tabi… Ee bizim oranın pidesi meşhur, simiti nefis, komşular birbirine gider gelir, döktürürler marifetlerini, yememek ne mümkün hele de benim gibi yemeyi seven biri için..

En sona en öldürücü darbe geldi… Arkadaşımızın davetlisi olarak Bodrum’a gittik. 14 gün canım ne istiyorsa onu yedim, Tatil modu varya bi kere, uzun zamandır içmediğim bira, şarap ne varsa esirgemedim kendimden. 
Bu arada ”maya” alerjim olduğuna kesin kanaat getirdim. Ekmek, pasta, börek….Ayrıca bira bana hiç yaramıyor; bir kere şişiyorum, mideme de dokunuyor. Ama nasıl özlemişim aylardır içmiyordum. Hele sıcak bir yaz gününün akşamüstüsünde o hafif serinlikte içilen buz gibi ilk yudum tarif edilemez bir tat!

Velhasıl en sonunda döndük geldik evimize ben olmuşum yine bi dünya 4 kilocuk gelmiş gerisin geriye.. Öncesinde de bi +1 kilo var..Baktım olmayacak bu böyle toparlanmam gerek. Ne güzel hafiflemişken, 15 sene önceki kıyafetlerimi giyebilmenin mutluluğuna erişmişken olur mu bu,  yapılır mı bu????????????????????????

Dukan’a da dönmek istemiyorum!
Artık o tatlandırıcıyı kullanmak istemediğimi, zeytin, ceviz gibi sevdiğim tatları çok özlediimi farkettim. Aylardır doya doya zeytin, zeytinyağı, ceviz, fındık fıstık, kurufasülye vb.hububat gibi her ne kadar özlediğim tat varsa yemek istiyorum!!
Karatay yapmaya çok hazırım artık. 
Bir şeye hazır olmak! 
İşte bu benim hayat felsefem, hep bu anları yakalamaya çalışırım, genelde de tutar. Çünkü insan iç sesini dinledimi her şey daha kolay oluyor zorlamadan, yağ gibi akıyor. 

Bence bu ”farkındalık” olayı!
Herkes için bir ''zaman''  ya da ''an'' vardır. Neyin zamanı derseniz bir şeylerin geldini anladığınız, bir konuya aydığınız, bazı şeyleri daha kolay görebildiğiniz,  idrak edebildiğiniz, değiştirmek istediğiniz vs şeklinde uzatılabilecek bir sürü ”an” vardır hayatımızda. Kişinin o anlara erişmesi  farkındalık isteği ve hayata bakışı ile ilgili bence.

Neyse efenim uzun zamandır Karatay Beslenme sistemini benimsemeye karar verdiğim halde başlayamıyordum ya, 17 Ağustos itibarı ile çok rahat bir geçiş yaptım çünkü benim  ” Karatay zamanım” gelmişti artık :)

İlk gün evde zeytin yok,  olsun ceviz var, beyaz peynir var, domates salatalık, maydanoz, günkurusu kayısı, kuru üzüm, çay yaptım bir güzel, bir de tereyağında 2 yumurta!

Çayı şekersiz ya da tatalandırıcısız içmek benim için hayatta en zor şeydir! Dün bunu da becerdimya artık gam yemem, çok şükür çok da zor olmadı! Kahvaltıda birkaç kuru kayısı ve üzüm imdadıma yetişti!!


Karatay avuç içi kadar beyaz beynir diyor ya avucuma bi baktım bizim Konya ovası yanında hiç kalır! Bu kadar peynir bile doyurur insanı.. Peynirimin tamamını bitiremedim ve kalan kısmı gün içinde ara öğün gibi yedim.

Ceviz ise gerçekten ekmek yerine hızır gibi yetişiyor bizzat test ettim; gerçekten de ekmek yerine konulabilir ve çok doyurucu, ağızda bıraktığı tat hele de peynirle birleşince müthiş! Ççok da tok tutuyor.
Yine hergün kilomu ölçmeye ve kayıt etmeye başladım.
Bakalım yarın ne çıkacak??