14 Şubat 2012 Salı

SEVGİYE DAİR BİR GÜN 14 ŞUBAT

14 Şubat Çiçekleri
En az yemek yemek kadar yemek yapmak da insanı mutlu eder mi?
Bu gün 14 Şubat Sevgililer günü!!
Ve dünya da ne kadar çok sevilecek şey var...
Aklımdan o kadar çok düşünce, o kadar çok olasılık geçiyor ki hepsini nasıl anlatacağımı, nasıl bir düzene koyacağımı bilemiyorum!!


Birkaç yıl önce seyrettiğim Julie & Julia filminde Meryl Streep'in muhteşem yorumuyla tanıdığım 1970'li yıllarda TV'de bilinen ilk yemek programını yapan, kendine has konuşma tarzı, üslubu ve doğallığı ile çok sevdiğim ünlü kadın şef Julia Child geliyor aklıma ilk!
36 yaşına kadar hiç yemek yapmamış bir kadın!


Eşinin Fransaya tayini ile oraya yerleştiklerinde kocasına olan sevgisi nedeniyle yemek yapmayı öğrenmek için, dünyanın önemli yemek okullarından biri olan  Le Cordon Bleu’ye gidiyor. Burada ev kadınlarına verilen kursa gitmeyi reddedip usta aşçıların yetiştirildiği hayli zor olan bölüme kaydolarak inanılmaz bir çaba  ile mezun olmaya hak kazanıyor.
Eşi ile çocukları olmadığı için çok üzülen ama yıllarca birbirlerine olan sevgilerinden hiçbir şey kaybetmeyen Julia Child'ın hikayesi çok hoş!

Kocasını yabancı bir ülkede en güzel yemeklerle doyurabilmek amacıyla başladığı aşçılık macerasında hem kendi yeteneğini hem de yemek yapmanın zevkini keşfediyor. Daha sonra tam 10 yılda tamamlayacağı 785 sayfalık bir yemek kitabı yazmasına ilham verecek kadar...

Onun “Ben yapabiliyorsam, siz de yapabilirsiniz” cümlesi, amacına ulaşmak için pes etmeyişi, öğrendiklerini cömertçe paylaşması beni etkileyen yanları...

İşte bu sevgililer gününde bence sahip olduğunuz ''sevgili''ye (hayatınızda sizi varlığı ile mutlu eden herhangi özel biri) vereceğiniz en güzel armağan kalbinizdeki sevgiyle, aşkla pişireceğiniz güzel bir yemek ve sonrasında ''sevgili'nin gözlerindeki mutluluk!!!

Tıpkı Refikanın ''sevgiler günü'' için arkadaşlarına hazırladığı yemekteki gibi...

Çoğu insan için yemek yemek bir gereksinim, fiziksel bir ihtiyaç! Oysa o yemek, pişirenin kalbinden geçerek geliyor sofraya. Nasıl ki doğanın bize hediyesi olan besinlerin tadı, kokusu yemeğe geçiyorsa yapanın da tüm enerjisi, tüm sevgisi o yemeye geçiyor!

Bir gün bir arkadaşımla otururken yine ben böyle yemek hakkında  konuşmaya, felsefi yanından bahsetmeye başlamıştım ki arkadaşım durdu bana baktı; daha önce farkında olmadığım ve çok hoşuma giden bir şey söyledi;
''Seda, sen yemekten bahsederken gözlerin ışıldıyor, sesine bir heyacan geliyor, bunu konuşurken bambaşka oluyorsun''...

Hiç düşündünüz mü neden annelerin yaptığı yemekler yıllar geçsede  hep en lezzetlisi olarak hatırlanır?
Neden hep uzaklardayken burnumuza annemizin elinden çıkmış bir yemeğin kokusu gelir?
Çünkü annemizin yemeklerinde hiçbir yemekte olmayan koşulsuz sevgi ve şefkati vardır.

İşte Refika'nın Mutfağında da hep bir aşk var: Hayata, yaşama, yemek yapmaya ve paylaşmaya dair...
Onu seyrederken bu o kadar belirgin, o kadar güzel ki; yaptığı yemekleri hemen yapıp yeme isteği de zaten burdan geliyor bence. İnsanı mutlu etmesinden...

Onu yeni izlemiyorum, daha önce de yemeklerini yaptım, yapamadıklarımın hayellerini kurdum! Gazetede yazmaya başladığında her Cumartesi  sayfasını kesip sakladım. Sonraları internet sayfasından ve de TV programından daha rahat takip etmeye de başladım.
Yemekle, yedirmeyle ilgili benim hissettiklerime tercüman olan biri Refika!

İşte tam da böyle düşünüyorken fazla kilolarımdan kurtulmaya karar verdiğimde en zorlandığım şey 'Refika'nın Mutfağı'ndan nasıl uzak kalacağım oldu. Yapmayı, yedirmeyi, yemeyi, hele de Refika'nın yemeklerini yapıp yemeyi çok seviyordum!!

Yemek yapmak insana ayrı bir mutluluk veriyor, onu pişirmek, koklamak, tatmak, paylaşmak... Oysa ''diyet'' denen şey bunların tam tersi bir hissiyat uyandırıyor insanda!

Hergün bilgisayarımın başında çalışırken  bi de bakıyorum Refika'nın mutfağındayım... Rico ne zaman yanıma gelse ''onun'' sayfası açık!! Ama diyetteyim :(

Türk Suşi tarifini TV'de yaptığı gün ''tamam'' dedim ben bunu kendime uyarlarım :)
Suşi'nin iç malzemesini yufka yerine diyetime uygun hazırladığım yağsız kreplere koyarak sardım. Bu suşiler her ne kadar orjinalleri gibi olmasa da gayet güzel oldular  :)
Vasabi ve soya sosuna bandırarak  Rico ile beraber yediğimiz Refika'nın Suşileri benim bu diyet zamanlarımda ilaç gibi geldi :)

Daha sonra yine biraz kendime uyarlıyaraktan ''Pekmezli Lahanalı Bonfile'' tarifini  pekmezini biraz azaltarak bonfile yerine hindi göğüsü ile yapıp Rico ile beraber yedik...
Zaten hep bu zamanlarda Rico evin aç kedisi gibi arada gelip,
''Hımmm çok güzel şeyler kokuyor, ne var acaba bugün yemekte'' diyerek, mutfağı kolaçan etmeyi unutmadı :)

Şu anda hem yemek yapmanın zevkini, hem sağlıklı beslenmenin ve kilo vermenin güzelliğini, hem de bu güzel yemekleri paylaştığım ''can''ımın yüzündeki kocaman  gülümsemenin bana verdiği mutluluğu yaşıyorum!

Teşekkürler Refika!
Bana ve çevremdekilere yaşama dair bu güzel mutlulukları tattırdığın için....

Diyet usulü Refika tarzı suşiler
Pekmezli Lahanalı Hindi Bonfile
Ve gün itibariyle kalbinde sevgi olan herkesin ''SEVGİLİLER GÜNÜNÜ'' de kutluyorum :)  

Hiç yorum yok: