30 Mayıs 2012 Çarşamba

GÜÇLENDİRME Mİ DEDİ BİRİ

Heeyyyy,
Nerdeyse bir ay olmuş yazmamışım, peki 1 gün sonra tam bir ay olacak ;-)
Neler oldu neler bitti kısaca özet geçeyim... 
Diyetin 192., güçlendirmenin 53. günündeyim. Bunu da mutfataki duvar takvimine her gün yazdığım kilom ve günden biliyorum. Aslında bu vakitten sonra yapacağım tek şey kilomu korumak çünkü ben Güçlendirmeyi  bazen Koruma gibi bazen de 2/0 seyir gibi yapıyorum. İnsanın her zamanını %100 aynı programa göre ayarlaması zor çünkü...
Hala aynı kilodayım bu iyi :)
Bazen deli gibi yediğim zamanlar oldu.
Bazen diyeti çok iyi götürdüğüm zamalar oldu.
Eh böylelikle ''zamanlar'' birbirlerini nötürledi...
Ama artık ''diyet'' ya da ''light'' diye tabir edilen hiç bir gıda tüketmiyorum.  


Dukan amca kusura bakmasın ama ''işlenmiş gıdalara'' alerjim var. Diz ve dirseklerimde ağırlıklı olmak üzere eklemlerimdeki ağrılar belki de buna bağlı olarak giderek azaldı. Neredeyse yok denecek düzeye geldiler :)  
Hatırlayanlar bilirler şu yazımdan bursit hikayemi...

Ama elbette protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ediyorum, oburluk yapacaksam onlardan yapayım diyorum. Yağlı, hamurişi, şeker vs. içeren diğer işlenmiş gıdaları da az tüketiyorum. pre menstürel dönemde içimde bir yeme canavarı çıksada kilomu kontrol edebiliyorum çok şükür....

Bir önceki yazımda üst limtimi 65kg. olarak belirlediğimi söylemiştim. Bunun üzerine çıkınca hemen bir toparlanma başlıyor bende... Zaten, her ama her gün sabah  tartılıyorum. Bunun bana tek zararı elektronik tatrımın pilinin çabuk bitmesi olabilir ;-) 
Onun dışında bana müthiş bir kontrol mekanizması sağlıyor. Konrtolü elden bırakmamak, aman nasıl olsa battı balık yan gider pisikolojine girmemek çok önemli benim için. Zaten biraz artışa geçtim mi acayip gergin ve sinirli oluveriyorum. Mutsuzlaşıyorum. 
Sanırım bu iyi bir şey :))

Yürüyüşlere devam. Her gün aynı perfermans olmuyor ama bir şekilde her gün hareket etmeye çalışıyorum. Anladımki erken kalkmak ve erken yatmak önemli ; Karatay'ın ''leptin hormonu'' açıklamasını hatırlayın!! Hatırlamayan ya da bilmeyenlere ''Karatay Diyeti'' kitabını alıp okumaların şiddetle tavsiye ederim!!
Ha bir de saat 20:00'den sonra yemek yememek... Ama ayran ya da kefir içilebilir. Özellikle yatmadan önce karnınız kazınıyorsa bunların dışında bir de süt de içebilirsiniz...


Yaklaşık 2 ay önce İpek Hanım Çifliği'nden aldığım fide ve tohumlar büyüdüler!! Artık kendi balkon bahçemden tamamen doğal marul, dereotu, maydanoz, fesleğen, roka ve tere ile kendi salatamı yapıp yiyorum. Kabak, biber ve domateslerim de tomurcuklarından bebeklerini verdiler :)) 
İnsanın kendi ektiği şeyleri büyütüp de tatması ayrı bir zevk, onlar büyürken okşayıp seviyorum, yediğimde de teşekkür ediyorum :) 
Onların da bir ''can'' olduğunu unutmuyorum ve soframa geldikleri için teşekkür ediyorum...







Ben hiç meyveci biri olmadım ama nadiren meyve yiyorum. Tabi tatlı ihtiyacı oluyor haliyle. Bir tek çayıma attığım tatlandırıcıyı kaldıramadım bir türlü! En çok kullandığım kimyasal bu sanırım :( 
Onu da bir gün kesicem ama şimdi değil galiba!!

Güçlendirme evresi benim için kilomu koruma evresi fakat kendi sitilimde oldu yine... Yine de sayın Dukan'a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Ana hatları ile onun bu diyeti sayesinde hayatımda ilk defa kilo kontrolünde bu kadar başarılı oldum  :)) Ve bu insanı çok mutlu eden birşey!
Teşekkürler DUKAN!!!



1 Mayıs 2012 Salı

GEL TESKERE GEL

Of güçlendirme puf güçlendirme!!
Ne yapıcam seninle?
Her şey ne güzel, ekmek yeniden, tatlı yeniden, hamur işi yeniden amaaaaa herşey kararında olmalıyken ben pek kararında olamadığımı fark ediyorum.


65-66 arasında gidip gelmekteyim. Hem de uzun zamandır, bayağı bildiğin güçlendirme gibi ama zaten güçlendirmedeyin yahu!!
Eh tamam beni çok tatmin etmese de memnunum tekrar eski kıyafetlerimi giyebilmekten. Ama biraz daha sıkmalıyım dişimi.. Biraz daha çaba sarfetmeliyim...

Şimdiye kadar rekorum 63,7 kg.
Demekki 64'ün altına inebiliyorum, yani  hedefim olan 63'e de ulaşabilirim, hatta 62 kg. hiç fena olmazdı hani!!
Hepi topu 3 kilo'cuk!!
-Hadi güzel yavrum,
  Hadi benim güzel kuzum,
 Yaparsın en bu işi,
 Yapabilirsin,
 Hatta drama hocamızın deyimiyle  ''daha da iyisini yapabilirsin''.