23 Ağustos 2012 Perşembe

KARATAY İLE DUKAN


Bugün Karatay  usulü beslenmeye başlayalı 7. gün!
Ve ben yaklaşık 3 kilo hafifledim!
Ama bu hep böyle gitmeyecek biliyorum, zaten gitmemesi iyi olur yoksa bunda bir anormallik arayacağım!!
İnsanlar genellikle ''ahh ne yapsam veremiyorum'' konumunda düşünüyorlar ''Niye?'' diye aslında benim gibi bu kadar kısa sürede hızlı kayıp olduğunda da düşünülmeli keza ben düşündüm!

Doktor ya da diyetisyen değilim ama vücudumu tanımaya başladım ve az çok bildiklerimden bunun en başlı bir kaç sebebini şöyle sıralayabilirim;

1) Bu miktarın büyük kısmı ödemdi, yüzümün gözümün şişinin inmesinden anlıyorum.
2) Metabolizmam acayip şaşırmış durumda; ilk defa böyle bir sistemle tanışıyor ve deli gibi yakıyor!
3) Kısa süre önce ve kısa süre içinde alınan kilolar aynı hızla geri verilebiliyor. Oysa uzun süre kadrolu memur gibi bedende yer etmiş kilolar yerlerini hemen bırakmak istemediklerinden yine uzun bir süreçte gidiyor. (Benim bu 3 kilo son 3 haftada aldığım kilolardı)
4) Akşam yemeğini en geç 20:00'de bitirmiş olmak ve bundan sonra hiç bir şey yememek, gece en geç yarım gibi uyuyarak ''leptin hormonunun''  işini düzgün yapmasını sağlamak çok önemli ki biz uyurken depo yağlar yakılsın :)

Sadece dün akşam bir sürü  hikayeden ötürü akşam yemeği 21:30'lara kadar kaydı. Çok açıkmıştım. Nerdeyse yarım kilo ''barbunyayı' yedim.
Akşam yürüyüşümü yaptım ama 20dk. falan..
Bide gece saat 03:00'de  uyandım (tamda leptin hormonum çalışırken uff)...
Sonuç bu sabah düne göre 300gr. fazla idi...

Bu son 7 günlük gözlemlerim ise şöyle:

* Bu yaşıma geldim çayı şekersiz olarak içmeyi ilk defa bu kadar uzun süre başarabildim! Sabah yediğim kuru kayısı sağolsun!
*Şeker bayramını şekersiz geçiren bi benmişim gibi geliyor, gurur yaptım kendime :)
* Geçen yıl taa nerelerden getirttiğim taş değirmende soğuk sıkılmış halis zeytinyağımı artık hiç korkmadan yiyebiliyorum. Yok asında korktum ama sonuçlar korkmamam gerktiğini gösteriyor. Salataya, salata sosuna doydum (Dukanda azıcık fazla zeytinyağ koysan, biraz salata fazla yesem pişmanlık duyuyordum) Pişmanlık yok mutluluk var!
* Dukan Diyetinde zeytin, ceviz, badem gibi pek faydalı ve memlekette bol bulunan besinleri tüketemiyordum çok da severim ayrıca...Karatay'la suçluluık hissetmeden bu vitamin, mineral ve sağlıklı yağlar içeren ürünleri yemek çok hoşuma gitti.
Kendimi daha özgür hissediyorum!
* Canan hocanın limonlu su önerisini  için hep diyordum ki ''Amannnnn  nerden bulucamda, limonu koyucam da suyun içine, hem ekşi mi olur ne olur diye kaaleye almazken hadi deneyeyim dedim. 2. günden beri limonsuz su içmez oldum :)
Suya çok güzel bir aroma veriyor. İçine sıkmıyor sadece dilimleyip atıyorum, eskisinden daha zevkle su içtiğimi farkettim hiç  zorlanmadan...
* Yok ''Protein Perşembesi''  yok ''yulaf kepeği krebi'' yok onun dıdısı var, yok bunun bıbısı var diye Dukan kadar çok listeler onu ye, bunu yemeler yok bu beslenmede... Hiç bir şey bilmese de insan Karatay'la ilgili şunu bilmesi yeterli;
İŞLENMİŞ GIDA yerine DOĞAL GIDA yenecek.
Bu kadar!
*Oldum olası ''diyet, light vb. yazan ürünleri sevmemişimdir. Hep aklıma ''Yaw bunu nasıl diyete çevirdin kardeşim'' diye sorasım gelir. Bu şeyi diyet yaparken bütün o içinden alınan yağı, tatı, tuzu, vitamin, her ne ise onun yerine aynı tatı versin diye içini kim bilir kaç çeşit kimyasal ile donattın!!
Katarayda light ürün yok! Daha önceki yazılarımı okuyanlar bilirler benim ne kadar doğala düşkün olduğumu...
* Tokum ben gerçekten de açıkmıyorum zırt pırt!
Buna rağmen yersem bu benim ya yeme sevdamdan ya da obur olmamadan ileri geliyor kesin :)
* Ha bi de son olarak artık kendimi bir maratonda gibi hissetmiyorum. Dukan'da limitler, sınırlılar, sayılı günler, vaad edilenler, hedef sayısı, şu kadar zaman acı çekersen sana verilecek ödüller falan vardı. Ama şunu da söyleyeyim; bunları yaptığımda çok güzel sonuç aldım kilo verdim. Mutlu oldum ama yediklerimden çok mutlu olamıyordum ne yazık ki... Tatlandırıcılı tatlı yemek istemiyodum mesela... Yağ oranı bilmem nerdeyse sıfır olan peynir vs. yemek beni mutlu etmiyordu...
Hep zararlı kimyasal yediğimi düşünüp huzursuz oluyordum..
Zaten önceki yazılarımı okuyanlar Dukan'ı nasıl eğip büyüp kendi istediğim gibi yaptığımı görmüşlerdir. İşte bunların hepsi beni strese sokuyormuş meğer...Şimdi kendimi rahatlamış hissediyorum...
*Ekmeksiz yapamayan biriyim-dim. Hamur işlerini de pek severim ama Dukan'la bu hissiyatımı epey bi törpülemiş terbiye etmiştim, sağolsun Dukan! Yulaf Kepeği Krebini kendime ekmek niyetine yapıp her öğün yemeğin yanında tüketiyordum. Fakat onu pişirmesi bile zor geliyordu son zamanlarda. Şimdiki en büyük yardımcım kuruyemişler! Özellikle ceviz!
Yeri mi değil mi bilemem ama aklıma gelmişken; cevizi severim, peyniri de severim, cevizli peynirli taze fesleğeni daha da severim demek  geldi içimden bu da bana Orhan Veli'yi ve ona hayat veren  ses merhum Müşfik Kenteri hatırlattı :(  Ölümüne bu kadar üzüldüğüm çok az sanatçı olmuştur...

Bu arada Karatay'ın yemek kitabındaki tariften ilk ''ekşimiğimi'' yaptım.
Çok da güzel oldu!
Aşağıda eşkimikli salata...



22 Ağustos 2012 Çarşamba

KARATAY ZAMANI


Evet!!
Ben aylardır Dukan Diyeti yapan ama son aylarda yapamayan ve tekrar kiloları geri gelmeye başlayan ben artık kendimi hazır hissediyorum:
Hoşgeldin sağlıklı yaşam rehberim Karatay!

Dukan’a 18 Kasım 2011′de başladım ik 3 ay da zaten 10 kilo hafiflemiştim ama hedefim 13 kilo idi. Ve fakat bu hedefi bir türlü tutturamadım. Dukan diyetine başladığımda aynı zamanda Karatay’ın kitabını da alıp okudum. Fakat Dukan ile çok hızlı sonuç aldığımdan program değiştirmek istemedim. Kilolarımdan kurtulmaya o kadar ihiyaç duyuyordum ki kendimi riske atmak istememiştim. Dukanla ilk 3 günde 2 kilo Atak Dönemi ile gitmişti. Çok güzel gidiyordu yağlar...Ve Karatay'a geçmeyi göze alamıyorudum her ne kadar Dukan'a göre daha sağlıklı bulsamda..
Ya Karatayla yakamazsam bu yağları, ya devamı gelmezse, ya disipline olamazsam???

Hem bir kere de başladığım şeyi bitireyim yani….Maymun iştahlılık yapmayayım dedimdi.

Korktum, değiştirmedim ama hep gözüm Karatayda kaldı. İkinci kitabı çıktı onu da aldım okudum hatmettim. Bu arada Dukanı iyice sallamaya başlamıştım. Yani pek uymuyordum artık kurallara ama dikkat ediyordum yine de.. Taki memleket ziyaretleri ve yaz tatili hikayesi gelene kadar…
Memlekette herşey doğal, komşumuzun ineği var tavukları var. Özgür dolaşan ineğin tavuğun miss gibi sütü, yumurtası, evin bahçesinde yetişen fasulye, salatalık, maydanoz vs.

Her 5 lt.lik sütün piştikten sonra ertesi gün toplanan kaymağı, kız kardeşimin yaptığı reçellerle bi güzel yenildi tabi… Ee bizim oranın pidesi meşhur, simiti nefis, komşular birbirine gider gelir, döktürürler marifetlerini, yememek ne mümkün hele de benim gibi yemeyi seven biri için..

En sona en öldürücü darbe geldi… Arkadaşımızın davetlisi olarak Bodrum’a gittik. 14 gün canım ne istiyorsa onu yedim, Tatil modu varya bi kere, uzun zamandır içmediğim bira, şarap ne varsa esirgemedim kendimden. 
Bu arada ”maya” alerjim olduğuna kesin kanaat getirdim. Ekmek, pasta, börek….Ayrıca bira bana hiç yaramıyor; bir kere şişiyorum, mideme de dokunuyor. Ama nasıl özlemişim aylardır içmiyordum. Hele sıcak bir yaz gününün akşamüstüsünde o hafif serinlikte içilen buz gibi ilk yudum tarif edilemez bir tat!

Velhasıl en sonunda döndük geldik evimize ben olmuşum yine bi dünya 4 kilocuk gelmiş gerisin geriye.. Öncesinde de bi +1 kilo var..Baktım olmayacak bu böyle toparlanmam gerek. Ne güzel hafiflemişken, 15 sene önceki kıyafetlerimi giyebilmenin mutluluğuna erişmişken olur mu bu,  yapılır mı bu????????????????????????

Dukan’a da dönmek istemiyorum!
Artık o tatlandırıcıyı kullanmak istemediğimi, zeytin, ceviz gibi sevdiğim tatları çok özlediimi farkettim. Aylardır doya doya zeytin, zeytinyağı, ceviz, fındık fıstık, kurufasülye vb.hububat gibi her ne kadar özlediğim tat varsa yemek istiyorum!!
Karatay yapmaya çok hazırım artık. 
Bir şeye hazır olmak! 
İşte bu benim hayat felsefem, hep bu anları yakalamaya çalışırım, genelde de tutar. Çünkü insan iç sesini dinledimi her şey daha kolay oluyor zorlamadan, yağ gibi akıyor. 

Bence bu ”farkındalık” olayı!
Herkes için bir ''zaman''  ya da ''an'' vardır. Neyin zamanı derseniz bir şeylerin geldini anladığınız, bir konuya aydığınız, bazı şeyleri daha kolay görebildiğiniz,  idrak edebildiğiniz, değiştirmek istediğiniz vs şeklinde uzatılabilecek bir sürü ”an” vardır hayatımızda. Kişinin o anlara erişmesi  farkındalık isteği ve hayata bakışı ile ilgili bence.

Neyse efenim uzun zamandır Karatay Beslenme sistemini benimsemeye karar verdiğim halde başlayamıyordum ya, 17 Ağustos itibarı ile çok rahat bir geçiş yaptım çünkü benim  ” Karatay zamanım” gelmişti artık :)

İlk gün evde zeytin yok,  olsun ceviz var, beyaz peynir var, domates salatalık, maydanoz, günkurusu kayısı, kuru üzüm, çay yaptım bir güzel, bir de tereyağında 2 yumurta!

Çayı şekersiz ya da tatalandırıcısız içmek benim için hayatta en zor şeydir! Dün bunu da becerdimya artık gam yemem, çok şükür çok da zor olmadı! Kahvaltıda birkaç kuru kayısı ve üzüm imdadıma yetişti!!


Karatay avuç içi kadar beyaz beynir diyor ya avucuma bi baktım bizim Konya ovası yanında hiç kalır! Bu kadar peynir bile doyurur insanı.. Peynirimin tamamını bitiremedim ve kalan kısmı gün içinde ara öğün gibi yedim.

Ceviz ise gerçekten ekmek yerine hızır gibi yetişiyor bizzat test ettim; gerçekten de ekmek yerine konulabilir ve çok doyurucu, ağızda bıraktığı tat hele de peynirle birleşince müthiş! Ççok da tok tutuyor.
Yine hergün kilomu ölçmeye ve kayıt etmeye başladım.
Bakalım yarın ne çıkacak??

30 Temmuz 2012 Pazartesi

YAZ MOLASI

Uzun zamandır yazmıyorum klasiği ile başlayayım yazıma...
Bir yaz molası vermiş gibiyim!
Güçlendirmeye 64 kilo ile girdikten sonra kaçamaklar, davetler, yemek denemelerim, doğumgünleri, memleketi ziyaret falan derken ortalaması 66 olan bir kiloda gidip gelmekteyim.

Bu kadar cozutmaya rağmen halen 66 ortalamasını koruyabiliyor olmam bir mucize, tabi bu mucizenin yaratıcısı benim :)
Tam 6 aydır üç aşağı beş yukarı aynı kilodayım... Eh her zaman 66 değildi elbet; 67,9'u da gördüm itiraf edeyim!

O kadar sıcak ki daha fazla yazamayacağım...Tekrar görüşmek üzere, sağlıcaka kalın efendim.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

GÜÇLENDİRME Mİ DEDİ BİRİ

Heeyyyy,
Nerdeyse bir ay olmuş yazmamışım, peki 1 gün sonra tam bir ay olacak ;-)
Neler oldu neler bitti kısaca özet geçeyim... 
Diyetin 192., güçlendirmenin 53. günündeyim. Bunu da mutfataki duvar takvimine her gün yazdığım kilom ve günden biliyorum. Aslında bu vakitten sonra yapacağım tek şey kilomu korumak çünkü ben Güçlendirmeyi  bazen Koruma gibi bazen de 2/0 seyir gibi yapıyorum. İnsanın her zamanını %100 aynı programa göre ayarlaması zor çünkü...
Hala aynı kilodayım bu iyi :)
Bazen deli gibi yediğim zamanlar oldu.
Bazen diyeti çok iyi götürdüğüm zamalar oldu.
Eh böylelikle ''zamanlar'' birbirlerini nötürledi...
Ama artık ''diyet'' ya da ''light'' diye tabir edilen hiç bir gıda tüketmiyorum.  


Dukan amca kusura bakmasın ama ''işlenmiş gıdalara'' alerjim var. Diz ve dirseklerimde ağırlıklı olmak üzere eklemlerimdeki ağrılar belki de buna bağlı olarak giderek azaldı. Neredeyse yok denecek düzeye geldiler :)  
Hatırlayanlar bilirler şu yazımdan bursit hikayemi...

Ama elbette protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ediyorum, oburluk yapacaksam onlardan yapayım diyorum. Yağlı, hamurişi, şeker vs. içeren diğer işlenmiş gıdaları da az tüketiyorum. pre menstürel dönemde içimde bir yeme canavarı çıksada kilomu kontrol edebiliyorum çok şükür....

Bir önceki yazımda üst limtimi 65kg. olarak belirlediğimi söylemiştim. Bunun üzerine çıkınca hemen bir toparlanma başlıyor bende... Zaten, her ama her gün sabah  tartılıyorum. Bunun bana tek zararı elektronik tatrımın pilinin çabuk bitmesi olabilir ;-) 
Onun dışında bana müthiş bir kontrol mekanizması sağlıyor. Konrtolü elden bırakmamak, aman nasıl olsa battı balık yan gider pisikolojine girmemek çok önemli benim için. Zaten biraz artışa geçtim mi acayip gergin ve sinirli oluveriyorum. Mutsuzlaşıyorum. 
Sanırım bu iyi bir şey :))

Yürüyüşlere devam. Her gün aynı perfermans olmuyor ama bir şekilde her gün hareket etmeye çalışıyorum. Anladımki erken kalkmak ve erken yatmak önemli ; Karatay'ın ''leptin hormonu'' açıklamasını hatırlayın!! Hatırlamayan ya da bilmeyenlere ''Karatay Diyeti'' kitabını alıp okumaların şiddetle tavsiye ederim!!
Ha bir de saat 20:00'den sonra yemek yememek... Ama ayran ya da kefir içilebilir. Özellikle yatmadan önce karnınız kazınıyorsa bunların dışında bir de süt de içebilirsiniz...


Yaklaşık 2 ay önce İpek Hanım Çifliği'nden aldığım fide ve tohumlar büyüdüler!! Artık kendi balkon bahçemden tamamen doğal marul, dereotu, maydanoz, fesleğen, roka ve tere ile kendi salatamı yapıp yiyorum. Kabak, biber ve domateslerim de tomurcuklarından bebeklerini verdiler :)) 
İnsanın kendi ektiği şeyleri büyütüp de tatması ayrı bir zevk, onlar büyürken okşayıp seviyorum, yediğimde de teşekkür ediyorum :) 
Onların da bir ''can'' olduğunu unutmuyorum ve soframa geldikleri için teşekkür ediyorum...







Ben hiç meyveci biri olmadım ama nadiren meyve yiyorum. Tabi tatlı ihtiyacı oluyor haliyle. Bir tek çayıma attığım tatlandırıcıyı kaldıramadım bir türlü! En çok kullandığım kimyasal bu sanırım :( 
Onu da bir gün kesicem ama şimdi değil galiba!!

Güçlendirme evresi benim için kilomu koruma evresi fakat kendi sitilimde oldu yine... Yine de sayın Dukan'a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Ana hatları ile onun bu diyeti sayesinde hayatımda ilk defa kilo kontrolünde bu kadar başarılı oldum  :)) Ve bu insanı çok mutlu eden birşey!
Teşekkürler DUKAN!!!



1 Mayıs 2012 Salı

GEL TESKERE GEL

Of güçlendirme puf güçlendirme!!
Ne yapıcam seninle?
Her şey ne güzel, ekmek yeniden, tatlı yeniden, hamur işi yeniden amaaaaa herşey kararında olmalıyken ben pek kararında olamadığımı fark ediyorum.


65-66 arasında gidip gelmekteyim. Hem de uzun zamandır, bayağı bildiğin güçlendirme gibi ama zaten güçlendirmedeyin yahu!!
Eh tamam beni çok tatmin etmese de memnunum tekrar eski kıyafetlerimi giyebilmekten. Ama biraz daha sıkmalıyım dişimi.. Biraz daha çaba sarfetmeliyim...

Şimdiye kadar rekorum 63,7 kg.
Demekki 64'ün altına inebiliyorum, yani  hedefim olan 63'e de ulaşabilirim, hatta 62 kg. hiç fena olmazdı hani!!
Hepi topu 3 kilo'cuk!!
-Hadi güzel yavrum,
  Hadi benim güzel kuzum,
 Yaparsın en bu işi,
 Yapabilirsin,
 Hatta drama hocamızın deyimiyle  ''daha da iyisini yapabilirsin''.

25 Nisan 2012 Çarşamba

BUGÜN 25 NİSAN NEŞE DOLUYOR İNSAN!

Uzun zamandır yazmadığımın farkındayım, eh ne de olsa ''Güçlendirme''nin sarhoşluğu içine giriyor insan ve toparlanması zaman alıyor biraz ya da aslında yeni sistemin etkilerini görüp deneyimlemek için biraz zaman gerekiyor...
Hehehe nasıl da buldum güzel bir mazeret!!

Şu anda 64,5-65,5kg. arasında gidip geliyorum, hatta abartırsam 66'lara kadar çıktığını da gördüm.
Hemen hemen her gün tartılıyorum.
Tartılmak iyi oluyor kilo kontrolünde, bence önemli. 
Herkesin dijital bir tatıya sahip olmasını tavsite ederim. Tartılmak şu açıdan önemli; fazla kaçırdığında anında önlem almak için bir uyarı sistemi oluyor. 

Benim limitim 65 kg.burayı geçtiğimde hemen bi toparlanma yapıyorum. 
Fakat sık sık tartılmanın şöyle bi de dejavantajı var. Diyelim gayet güzel dikkat ettim, hatta fazlasıyla dikkat ettim ve ibre fazladan eksi değer gösteriyor, hemen bi rahatlama bi efendime söyliyeyim kaçamak yapmalar başlıyor bende... 

Güçlendirmenin sarhoşluğu da böyle bir şey oluyor işte sanırım...Ama çok güzel gerçekten de tekrar ekmek yiyebilmek, ödül ve nişasta öğünü serbestliği :)) Düzenli bir ödül öğünü ve nişasta öğünü geliştiremedim henüz. Arada kaçamaklarım olduğundan onların yerine sayıyorum artık...

Hafta içi güzel geçiyor ama hafta sonu fazla kaçırıyorum genelde. Onun için de Pazartesileri de Protein günü yapmaya çalışıyorum. Her gün yürüyorum arada yürümediğimzamanlar da oluyor elbet ama fırsatını bulursam kaptırıyorum kendimi 3,5, 8,10 km. yürüyorum. 

Yürümek GERÇEKTEN çok etkili!!
Ne zaman yürüsem fazladan yediğim şeyler sorun olmuyor ya da tartıda eksi çıkıyorum :)

Bu gün nerdeyse 1 aydır görüşmediğim diyetisyen bir arkadaşımla görüştük! Hafızasına hayranım; bana şu anda kaç kilo olduğumu en son görüştüğümüzde 64,2 kg geldiğimi hatırlattı. 64,8 kg. dedim. Ben azar bekliyorken o ''Bravo'' demesin mi :)

Çok iyi yani, ben aslında epey bir süredir Güçlendirme yapıyorum sanırım :))

''Güçlendirmeye'' geçişim resmi olarak 9 Nisan ama hemen hemen aynı kilolarda oluşum yaklaşık 1,5 aydır falan. Her gün kayıt tuttuğum bir duvar takvimim var mutfakta, her sabah tartılıyorum ve o güne diyetin kaçıncı gününde olduğumu ve kilomu not ediyorum. Böylelikle güzel bir istatistik de çıktı ortaya. Genel olarak  baktığımda son bir kaç aydır çok yavaş ama güzel bir iniş var ideal kiloya :) Bununun kesinlikle çok çok daha sağlıklı olduğuna inanıyorum ve umarım çok daha da kalıcı olur!

Bu arada evde kendi ekmeğimi, yoğurdumu yapıyorum. İpek Hanım Çiftiğinden aldığım ''Kefir mayası'' ile kefirimi yapıyorum. Hatta işi büyüttüm çiftlikten aldığım sebze ve taze baharat tohum ve fideleri ile güzel bir balkon bahçesi oluşturdum. Eh yıllardır hayalini kurduğum bir şeydi. GDO'suz, bozulmamış, kimyasal yememiş, en doğalından tohum ve fideler şimdi büyüyorlar saksılarda :)) 
Çiftlikten birşeyler almak isteyenler web sayfasındaki iletişim adresine mail atabilirler.





Dukan amca sağolsun elbet sayesinde fazla kilolorımdan kurtuldum ama tabi bu en çok benim sayemde oldu :) 
Başlangıç dönemi hariç %100 yapamadım ve de yapmadım Dukan'ı. Sebebi ise;birirncisi diyet ürünlere alerjim(!) var,  yediklerimiz çok önemli, sınırsızca diyet ürün tüketmektense adam gibi doğal olan, içinde kimyasalı olmayan yiyecekleri kararında tüketmek daha doğru geliyor bana. 
İkincisi proteini çok abartıp vücudu yormaktan hep çekindim aslında... Her ne kadar etkili olsa da herşeyi kararında yapmak en  doğrusu gibi geliyor...

Neyse işte bu benim kendime uyarladığım programım. 

Tam  12 yıl bir ilaç firmasında çalıştım. Ayrılalı nerdeyse 5 yıl olacak. 2 aylık eğitim dönemini birincilikle bitirip başlamıştım işe. Sonraki yıllarda sık sık tekrar eden eğitimler ve sınavlar ile medikal konularda, ilaçlar ve insan vücudu hakkında epey bir bilgi birikimim oldu. Hatta bazı doktorlar sohbet sırasında asıl mesleğimin doktorluk olup olmadığını sorarlardı. Ben doktor değilim ama insan sağlığı, hastalıklar, ilaçlar (ki hiç hoşlaşmam) , yeme& içme (çok severim), pisikoloji, doğal yaşam vs.hakkında okurum, araştırırım.

Sağlıklı yaşamla ilgili sanırım ilk satın aldığım kitap Dr. Osman Müftüoğlu'nun ''Yaşasın Hayat'' adlı kitabı idi. Dr.Mehmet Öz'ün , Dr.Ahmet Aydın'ın Taş Devri Diyeti, Dr. Canan Karatay'ın Karatay Diyeti kitapları dışında yok bilimum şifalı bitkiler, yok enerji kullanımlar vs. konularında da okudum, araştırdım. 

İlk defa adam gibi diyet yapmak için diyetistene gittiğimde kalorileri öğrenmeye başladım. Aradan epey zaman geçtikten sonra, önce arkadaş olup sonradan diyetisyen olması nedeniyle sık sık yeme içme konularını tartışabildiğim bir arkadaşım sayesinde de daha fazla şey öğrendim. Kalori ihtiyacı hesaplamaları, yiyeceklerin vücutta işleyişleri vs. Bu arada Dukan diyeti yaparken o bana hiç karışmadı, arada yokluyordu sadece nasıl gidiyorum diye :)

Velasılı kelam ben kendime göre ama elbette bazı temel kurallara sadık kalarak yapıyorum Dukan diyetini. Benim gibi yemeği seven, yemekten inanılmaz zevk alan biri için katı diyetler yapmak gerçekten zor ama imkansız değil! 
Hayatta hep bir seçim yapıyoruz. 
Güzel yemeklerden ya da hep istediğimizi yemekten vazgeçiyorsak, güzel bir kiloya sahip olmayı, giydiğimiz yakışmasını, duruşumuzun beğenilmesini seçiyoruz demektir. 


Hafif yiyorsak, spor yapıyorsak sağlıklı olmayı seçiyoruz demektir.  
Moralimiz bozuk olduğunda ağır şeyler yiyorsak, hiç hareket etmiyorsak ya kendimizi cezalandırıyoruz demektir.
Ya da bilinçli olarak en okkalısından, en gurme'sinden hakkını vererek güzel bir ziyafet çekiyorsak o yemeğin zevkine varmayı seçiyoruz demektir.

Hayat böyle bir şey işte... Hiç bir şey dört dötlük değil. Hep bir şeyi seçeriz.
Bu bizim seçimimiz; kimse kimsenin kafasına silah dayamıyor '' illa bunu yiyeceksin  ya da yemiyeceksin diye''..Ama kendimize dikkat etmeliyiz. Yediklerimize dikkat etmeliyiz. Okumak ama birkaç ayrı kaynaktan, araştırmak ve sormak lazım. 

Son zamanlarda Facebook'ta ''Fikir Sahibi Damaklar'' adlı bir kuruluşu takip ediyorum. Beslenme ve tarım politikaları hakkında gündemi çok iyi takip eden bu sayfayı sizin de takip etmenizi şidette öneririm. Yediğimiz içtiğimiz hakkında bilinçlenme açısından çok faydalı bir paylaşım.

Ayrıca Prof Dr. Ahmet Aydın'ın Beslenme Bülteni adlı resmi web sayfasında çok faydalı bilgiler var. Forum kısmında paylaşım yaptığınızda ya da iletişim adreslerine soru gönderdiğinizde kesinlikle cevap veriliyor hem de çok hızlı bir şekilde.

Bugün benim resmi doğumgünüm (kimlik cüzdanımda yazılı olan) bir de yarın var ''gerçek doğum günüm''. Olsun, bugün 25 Nisan neşe doluyor insan :) 

İki gün kutlama yapmak da güzel! Doğum gününe normal kiloda girmek daha da GÜZEL!!



11 Nisan 2012 Çarşamba

142. GÜN


Bilmiyorum neden ama bu başlığı seçmek istedim bu günkü yazıma; belkide ne kadar uzun süredir Dukan Programı yaptığımın bir ifadesi olsun diye... 
Niye mi??
Ben hiç hayatımda bu kadar uzun ve dirayetle kaldığım bir diyet yapmamıştım da ondan..
Aslında tüm bu 142 gün boyunca her bir gün kurallara %100 uyduğumu sanıyorsanız çok büyük yanılgı içindesiniz :) 
O kadar çok ihlal yaptım ki anlatamam... Ama aynı zamanda diyete devam ettim. ''Amaaaan sen de boşver zaten bozdum'' demedim hiç...Çünkü artık karar vermiştim normal kiloma dönmeye.

Bir gün bir diyetisyen arkadaşım şöyle demişti;
-Trafikte hiç kırmızı ışıkta geçtin mi??
-Evet geçtim. 
-Peki bir kere kırmızı ışıkta geçtin diye sonra hep geçmeye devam  mı ettin??
-Hayır tabiki!! 

İşte böyle diyette de bir kere bozdum diye hep kırmızı ışıkta mı geçeceğim??!! Aman cısss, çok tehlikeli!! 
Ama kendimi eğlendirmek için yolu boş bulduğumda hem kırmızı ışıkta geçtim hem de acayip hız yaptım. Geçen haftasonu Alaçatı gezimizde olduğu gibi... O kadar çok abarttım ki , öyle bir öğün falan değil komple haftasonu kaçamağı oldu...Pazartesi günü sabah en son bıraktığım yerden 2,7 kg. fazla çıktım tartıda. 
İmdat!!! 
Bakmayın hemen imdat dediğime, bu şunu anlamamı sağladı: 
Şimdi ipin ucunu bırakırsam aylardır  erittiğim, incelmeye zorladığım, rahatını bozduğum tembel yağ hücrelerim her zamankinden daha büyük bir heves ve iştahla gelecek yağlı, kalorili mamalarını bekliyorlar. Hala yeni şekillerine alışmak için zamana ihtiyaçları var.

Panik falan olmadım hemen; 
Pazartesi günü saf protein yaptım -Güçlendirmeye geçmeye karar verdiğim halde- ve akşam 5'den sonra hiç bir şey yemedim;ayran, su ve bitki çayı dışında. Ve erken yattım.
Salı sabah sonuç 1 kilo gitmişti bile :)
Salı günü normal diyete devam ettim güçlendirmede olduğumu idrak edebileyim diye ilk tostumu yaptım, tam tahıllı 2 dilim çavdar ekmeğine 1 dilim nefis İzmir tulumu ile. Harika bir tat, ne zamadır özlemişim! Bir avuç goji berry ile meyve ihtiyacımı giderdim. 

Akşam yine erken yemek yedim ve gece su, kendi yaptığım yoğurt ve çay dışında birşey yemedim. Ama akşam yemeğinde zeytinyağlı salatamı ve balığımı afiyetle yedim.Çarşamba sabah tarıda 700gr. daha gittiğini gördüm :) 

Bu arada  itiraf etmem gereken bir konu var. Her ne kadar diyet süt, yoğrut vs. kullansam da çoğunluk normal olanlardan yedim. Diyet peynirimden de yedim ama hep bir kaşar loru, bir İzmir tulumu, bir Ezine tam yağlı ya da kaşar peynirinden az ya da çok yedim. Dukan son açıklamalarında bu diyet peynirlerde çok fazla kimyasal olduğunu açıklamış ve peynir yemeye kısılama getirmişti zaten. 

Ben biraz Karatay'cıyım aynı zamanada, o yüzden diyet boyunca yumurtamı hiç kısmadım. Günde 2-3 yumurta yemişliğim vardır. Daha önce yumurtayı nasıl pişirdiğimi şu yazımda açıklamıştım. Üstelik böyle yaparak bir ayda kötü kolestrolümden kurtulmuş iyi kollestrolümü tavan yapmayı başardım. Yoğurt genelde kendim yapmaya çalışıyorum, kullandığım süt tam yağlı mandıra sütü. Kendim yapamamışsam diyet ya da naturel yoğurt yiyorum.

Dukan krebi dahil yemeklerde her zaman 1 tatlı kaşığı kadar sızma zeytinyağı kullanıyorum. Bu yağ genelde 2 ile 4 porsiyonluk yemekler için olan miktar. Sabah tavada yumurta yapacak isem haftasonu gibi canım güzel bir şeyler çektiğinde 1 tatlı kaşığı köy tereyağıda pişirdiğim de oluyor. 

Genellikle çemensiz pastırma ve füme et tercih ediyorum. Bu jambonlar, salamlar vs. oldum olası sevememişimdir zaten. Hele diyet olanlarında o kadar çok kimyasal katkı maddesi var ki, yemiyorum, yiyenlere de tavsiye etmiyorum açıkça. Üstelik de pahallılar!!

Facebook Dukan grubunda pek çok kek, tatlı vs. tarifi paylaşılıyor. İlk başlarda bazılarından pişirdim yedim; güzel oluyor ama son zamanlarda bunlardan pişirmiyorum.  Onlardan yapmaya üşendim ve de meyve ya da gerçek tatlı yedim itiraf edeyim...

Benim bırakamadığım en kötü alışkanlığım çayımı içerken kullandığım tatlandırıcı. Şekerle pek aram yoktur ama illa biraz tat olacak çayımda... İnşallah onu da Karatay'a geçince bırakacağım!

Dukan Seyir Evresini  2/7 şeklinde yaptım. Yani haftanın 2 günü (Pazartesi, Perşembe)  saf protein, kalan günler sebze+protein  şeklinde idi. Bu yöntemi tercih etmemin birçok nedeni vardı:
*Çok ağır protein tüketip böbreklerimi yormak istemedim
*Protein dediğin pahallı bir şey her gün full protein mi yenir??
*Diyete olan toleransım ve motivasyonum yüksek kalabilsin diye
*Kilosunun çoğunluğu bacaklarda olan kadınlar için Dukan özellikle 2/0 öneriyordu (haftada 2 gün protein, kalan günler normal beslenme) 2/0'a en yakın yöntem  2/7 idi. Bu sayede 11kg. fazlalığımdan 3 ayda kurtuldum.

Şimdi Güçlendirmeye geçtim çok şükür :)) 
Aslında hedef kilomda değilim hala (2 kilo fazla) ama yeterince uzun Seyir yaptım. İnsan sıkılıyor bir yerde. Ben de kasmıyorum şimdi o kadar...

Kafamda bu işi nasıl halledebilirim diye düşünürken artık yavaş yavaş kendi Güçlendirme Planım oluşmaya başladı:
*Benim güçlendirmem biraz 2/0 yöntemi gibi olacak. Yani Pazartesi ve Perşembe saf protein günlerine devam edeceğim mümkün olduğunca.
*Meyve çok canım istemedikçe yememeye karar verdim (Karatay'dan)
*2 dilim ekmek serbest ama nişasta öğünüm olan gün ekmek yemeyeyim diyorum
*Hafta sonu serbest Pazar kahvaltımı çok özledim belki her zaman değil ama kafaya koydum
*Ödül öğünü sonrası gerekirse(!) protein günü yapılacak.
*Tabiki en az 1,5 lt su içmeye ve 25dk. yürüyüşe devam.


Burada yazdıklarım  bana ait ve kendi metabolizmama istisna olan bir durum olduğunu hatırlatmak isterim. Herkesin kendi vücut yapısı ve metabolizma hızı farklıdır ve ayrıca herkesin vücudu aynı programa farklı tepkiler verebilir unutmayın lütfen!

6 Nisan 2012 Cuma

DEFİLE DEDİĞİN BÖYLE OLUR!

Hayatımın en unutulmaz, en güzel defilesini izledim bu akşam!!

Unuttuğum, kaldırdığım, bir gün belki tekrar içine girerim diye sakladığım ne kadar eski yazlık kıyafetim varsa hepsini çıkardım yerlerinden... Bir bir giydim, üzerime tekrar olanlarla şöyle evin içinde bi ''cat walk'' yaptım :)) 
Müthiş bir DJ bana eşlik etti; bütün aşam süper müzikler eşliğinde kah dans ettim kah defile yaptım eskiden bacağımdan, kolumdan geçmeyen kıyafetlerimle kendime, DJ'ime ve şaşkın şaşkın bakan (aslında hayran hayran demek istiyorum tabiki burada) kedim ''Dude'' a...

İnsan hiç bu kadar sevinir mi böyle bir şeye ya??? 
Sevinir, sevinir hem de kuşlar gibi uça uça sevinir :))  Ne güzel ya, eskiden beğenmediğim tişört, etek, şort vs. tık diye oluyor bi de yakışıyor. Bak bak inceysen çuval giysen yakışır derler  ( ya da ben diyorum) yalan değil, çok doğru...
Wallaha kilolu geçen yıllarıma yandım...


Olsun zararın neresinden dönülse kardır... Ben de çok ama çok mutluyum şimdi!
Kısa süre sonra Before/after fotoğrafımı koyayım diyorum ne dersiniz ;-)

5 Nisan 2012 Perşembe

GERİ SAYIM BAŞLASINNNNN!

Pazartesi sabahına 3 gün kaldı! 
Pazartesi ne mi olacak?.... 
Hahahahahaaaa.... 
Güçlendirme olacak  :)))
Bir önceki yazımda söylemiştim; artık kilom ne olursa olsun Pazartesi günü Dukan Güçlendirme Safhası'na geçiyorum diye.

Bu haftayı gerçekten iyi geçirdim. Şimdi önümde Cuma dahil önemli bir haftasonu var. Allah'ım sen bana ''güç'' verki alnımın akıyla ''güçlendirmeme'' geçebileyim...

Güçlendirmeyi kafamda tekrarlamaya, fikren alışmaya çalışıyorum ne zamandır. Abarıp abıtıp sapıtmayayım diye... Bazı şeyler serbest olunca ipin ucunu kaçırmamayım diye...

Mesela günde 2 dilim  tam tahıl ekmeğim varya hani, o ekmek 4-5 dilim olmamalı ya da ödül öğünleri üst üste yenmemeli, meyve günde 1 adet iken  yılbaşı gecesi çılgınlığında homini gırtlak şekline dönüşmemeli gibi....

Tabi bu arada güzüm sürekli ''Karatay Diyetine'' kayıyor. Aslında ben bu güçlendirmeyi Karatay'lı yapabilirim. Bunun üzerinde ne zamandır düşünüyorum da bir türlü uygulamaya geçmeye korkuyordum. 

Şimdi işler daha kolaylaşacak. Bir kere hedef kiloma  ya da en azından yakın bir kiloya inmiş olacağım. Böylelikle diyetimin rutininde daha fazla ''oyun oynama'' alanım olacak. Şimdi bana ''insan sağlığı oyun mu'' diye soranlar olursa eğer;
Ben biraz kendimi biliyorum da konuşuyorum. Herkes de kendini bilecek. Herkesin bünyesi, vücudu, sağlık durumu, kan değerleri, yaşam biçimi vs. farklı. Ben kendimi olabildiğince takip ediyorum ve kendime göre bir yol çiziyorum bilginize.

Uygulamaya geçince buradan yazacağım sonuçları... Aklımda çok hain fikirler var :))
Bu arada İpek Hanım Çiftliğinden aldığım son paketimde ''buğdağ kepeği'' de vardı. Ekmek yaparken kullanacağım.

Çiftlikte yararlı/doğal ne arasanız var. Pınar hanım acayip kafası çalışan, çalışkan, samimi ve içten biri. Şu anda o kadar çok bileni var ki. Buna hem çok seviniyorum -birçok insan sağlıklı beslenme şansına sahip oluyor böylelikle- , hem de içten içten kıskanıyorum. Nedeni ise Pınar hanımla daha çok yazışmak ve görüşmek nasıl mümkün olur diye düşündüğümden. Üstelik sade vatandaş değil, sanatçılar, bürokratlar, ünlü kişiler, eşi dostu, akrabasından bana sıra gelirmi acep.... Ama en son bana mailinde artık ''hanım'' lafını kaldırıp ''Sedacım'' diye yazmıştı ki içim nasıl mutlulukla doldu anlatamam :)

Uzun zamandır çiftliğine ziyarete gitmeyi planlıyorum ama bir türlü beceremedim daha :(
Çok kısa bir süre içinde yapacağım artık....

Ayrıca blog'umda bir ''Pınar Hanım Köşesi'' açmak istiyorum. Kendisine bahsettiğimde çok memnun oldu. Onun haftalık yazılarını yayınlayacağım ki daha fazla insan bazı gerçekleri okuyup öğrensin, sağlıklı, kirlenmemiş, genetiği bozulmamış doğal şeyler yiyebilsin, onu daha iyi tanısın, girişimci olanlar da onun gibi tarım ve hayvancılık yapsın....

Aslında bu ayrı bir başlık konusu o yüzden şimdilik lafımı burada keseyim ve herkese iyi geceler diliyeyim...



1 Nisan 2012 Pazar

AMAN GEÇ KALMA ERKEN GEELLLLLLL GÜÇLENDİRMEYE

Nihayet toparladım kendimi ve bir ''YUMRUK hareketine'' giriştim. Buna geçici bir Atak Evresi girişimi de denilebilir...
*3 gün sadece protein, 
*Bol su, suyun dışında maden suyu, çay, bitki çayı, kefir, süt, kahve ne bulduysam... 
*Bol yürüyüş!
Süt ve ürünlerini çok abartmamak gerekiyor.
Bugün 2. gün. İlk günün sonunda inanılmaz bir fark oldu. Çok mutluyum!

Yumruk Hareketine başlamadan önce karar verdim: 
3 gün böyle devam edip ve önümüzdeki hafta hiç bozmadan (inşallah)  bitirip kilom kaç olursa olsun birsonraki Pazartesi  ''GÜÇLENDİRMEYE'' geçeceğim. Halihazırda Seyir Evresini epey bi uzatmış durumdayım 1 ay kadar... Aslında bu bir ay biraz Güçlendirme gibi geçti ama abuk sabuk bir güçlendirme; sık sık yapılan kaçamaklar, sonra baştan alıp toparlanmalar falan... 
Önemli olan şu ki 1 ay boyunca aslında vücudum (ideali olmasa da) bu kiloya alışmış oldu :) Epey bir süre ortalamam 66kg. idi.
Dukan amca bana hedef  olarak 62,5 kg'ı uygun görmüştü. Hatta 63'ü bile kabul ediyor. Şu anda 65,5 kg. geliyorum.
Bakalım bakalım ne olcek haftaya Pazartesi??

Sonra da ver elini ''Güçlendirme Evresi''. 
Veeeee:
*Gelsin hergün 1 porsiyon meyve; en çok elma ve portakal yemeyi özledim!
*Gelsin hergün 2 dilim tam tahıllı ekmek; zaten en sevdiklerim Bostanlı Pazar'ından aldığım o tam tahıllı ekmekler ya da evde yaptıklarımmmmmmııımmm :)


*Gelsin haftada 1 öğün (sonra 2 öğün olacak) ''Ödül Yemeği''; Pazar kahvaltısı mı olur, güzel bir akşam yemeği mi olur, yemek kitaplarımdan birinden yapacağım bir öğün mü olur... Ogghhhhh pek bi güzel olur!!!

*Gelsin haftada 1 öğün (sonra 2 öğün olacak) nişastalı ''yami''ler; makarnanın her türlüsü mü dersin, pide mi, lahmacun mu, kısır mı, mercimek mi... Oh be... 

* Yürüyüşe devam elbet; seviyorum da yürümeyi, çok iyi geliyor :)

Tabi bu kadar güzel şeyi sıraladıktan sonra söylemem gereken çok önemli bir konu var ki o da bu Güçlendirme Evresinin en tehlikeli evre olduğudur. Serbest olan yiyecekleri sınırında tüketmek çok çok önemli. Yani abarmamak gerekiyor! 
Vücudun yeni kilosuna alışması ve herşeyin süt liman olabilmesi için epey bir süre gerekiyor. İşte bu süre Güçlendirme Evresi süresi; verilen her 1 kilo için 10 gün üzerinden hesaplanılıyor. Mesela 10 kilo için 100 gün kadar gibi!

Evet sevgili Blog'um şimdilik bu kadar.. 
İnşallah iyi haberlerimi paylaşacağım kısa zaman sonra. 
Bu sürede sen de kendine iyi bak :)

29 Mart 2012 Perşembe

MAZERETİM VAR SIKILDIM BEN


Offffffffffffffffffffffffffffffffff!!! 
Gene gelenler geldi bana!! 
Ne mi geldi ? 
PMS'im geldi-de geçiyor bile ama ben de ki bu yeme isteği geçmiyor kardeşim!!
Şu hormon dengesi(zliği) nelere kadir... İçime koca bir fil düşmüş, yedikçe yiyesim geliyor...
Son bir haftadır 1 ileri 2 geri şeklinde  gidiyorum..

Oysa 6 gün önce  64,2kg. ile yeni rekorumu kırmış, tartıda rakamı gördükten sonra yıllardır sırf kendime ibret olsun diye sakladığım ve fakat artık hiçbir zaman içine gireMeyeceğimi düşündüğüm o, eski moda, ceket pantolon takımımın içine girebilmiş ve mutluluktan akşama kadar ağzım kulaklarımda gezmiş olduğum halde...

Son 3 gündür yediklerimi burada bir saysam  pek sevgili Pier Dukan aha şurada şak diye bayırlır yemin ediyorum!!!
Ama çok güzeldi be, o cevizli baklava... 
Sonra o Bostanlı Pazarında normal insanların arasına karışıp yediğim sıcak sıcak, tazecik bol peynirli gözleme...
Ya o, akşam evde yaptığım meyveli dondurmalı tatlıya ne demeli??? 
Off off... 
Tamam pek güzellerdi de bi o kadar da vicdan yaptım ya sonra?!! Bu zamana dek yaptığım hiç bir kaçamak için bu böyle vicdan yapmamıştım.

- Yaparsın tabi ''deli kızım''', hiç bu kadar hedefe yaklaşmamıştın öncekilerde...
-Ne yapayım, nerelere gideyim???  
-Otur oturduğun yerde!! 
-Değil mi?? 
-Aklını başına topla!!
-Olur efendim!Başka??
-Kızma öyle hemen...Az kaldı be yavrum, heba etme bu kadar emeği!!!
Yavrum, kuzum, bi tanecik Seda'cım aferin bak, daha önce hayal bile edemediğin bir başarı bu, olur mu bozmak, olur mu gerisin geri gitmek?!!!
-Olmaz tabi yaaa...
-Bak ne kaldı doğum gününe şunun şurasında... Yeni yaşına yeni zaferinle girmek varken...Yaparsın sen, yaparsın..
Ben bilirim kızımı..
Yaparsın...
-Tamam o zaman yapayım da kurtulayım be!

6 Mart 2012 Salı

D VİTAMİNİ NEDEN ÇOK ÖNEMLİ?

D vitamini vücudumuz için inanılmaz hayati önem taşıyan bir vitamin!  
Eksikliği birçok hastalığın nedeni olabiliyor. D vitamini aslında sadece bir vitamin değil vücudumuzdaki bir hormonun  ön maddesi. 
D vitamini vücudumuzun güneş sayesinde ürettiği EN GÜÇLÜ ANTİOKSİDAN'dır. Tüm vücut hücrelerimizde D vitamini reseptörleri bulunur. Eğer yeterli D vitamini yoksa hücrelerimiz normal çalışamıyor ve allerjik ve enfeksiyoz hastalıklara açık hale geliyorlar. Ayrıca bir durum var ki özellikle kilo vermek isteyenler bilmesi gereken bir nokta: 

D vitamini yetersiz olunca vücutta çeşitli gizli allerjiler ve hastalıklarla mücadele başlıyor ve bu kilo vermeyi zorlaştırıyor.
Peki nedir bu D vitamini ve vücudumuzda nerede üretiliyor:

4 Mart 2012 Pazar

D VİAMİNİ DE NE OLA Kİ


3 günlük Atak girişiminin 2. günü güme gitti!!
Çünkü bugün Pazar, çünkü Pazar'ları insanlar Pazar kahvaltısı yaparlar, kaçamak şeyler yerler, tamam mı???
Yarın zaten Protein Pazartesi'si...
Yarın!!
Bu sabah 1 kilo eksik çıktım bu arada :)
Yarını da güzel geçirirsem Salı günü belki tekrar 65,5 kg. ı yakalayabilirim...



Dirseklerim çok sızlıyor kaç gündür yine. Ne güzel azalmıştı D vitamini takviyesi yapınca...

2 Mart 2012 Cuma

HAYAT BAZEN...

Sevgili Blog'um,
Hep yazayım istiyorum sonrada vazgeçiyorum yazacaklarımdan...
Çünkü bazen hiçbir yere varmayacak, bazen hiçbir mesajı olmayan, bazen tamamen birbirinden farklı şeyleri aynı yazıda ifade etmek istiyorum...
Çünkü bazen''hayat bazen' demek istiyorum...
Diyet meselesine gelince, yaklaşık bir aydan fazladır aynı kilolarda dolanıp durdum, programımı sık sık bozdum, dışarıda çok güzel şeyler şeyler yedim, güzel insanlarla güzel sohbetler ederken... Sonra evde birbirinden güzel yemekler pişirdim, yedim, bi daha yedim sonra bi daha yedim. Yetmedi gece yatmadan önce tatlılar yedim.... İTİRAFLAR gelsinnnnn!! Ohh pek güzeldi doğrusu ama amacımdan saptım galiba birazCIK!

22 Şubat 2012 Çarşamba

BİR ÖYLE BİR BÖYLE

Günler geçiyor ama ben yavaşladım iyice!!!
Neyse olsun ne yapayım... Yine devam ediyorum, pes etmiyorum...
66 kg civarında dolanıp duruyorum yaklaşık bir aydır. Yok öyle bir ''duraklama'' sendromu değil, tamamen ''yeme'' sendromu :)
Sanırım ben şimdiden güçlendirmeye geçtim..
Benim gibi yemek yaparak, yemek yiyerek, yedirerek mutlu olan biri için bu 90 küsür gün bile bir mucize.. Yaklaşık 10 kilo verdim. Tabii bu sebepten ötürü şımardım da!
Geçen bir arkadaşım;
''Hasta mısın?? Çok zayıflamışsın!! dedi. 
Ben de ''Yok diyetteyim hala'' dedim. 
O inanmadı;
''Hasta değilsin değil mi? diye yineledi... Demek ki bayağı belli olmaya başladı :)

Bu arada değişik yemekler yapmaktan da geri kalmıyorum. Yine Refika'nın Mutfağından ''Pırasa Dolması'' yaptım, yaptım da parmaklarımızı yiyorduk az daha :)
Ya Rabbim ne güzel bir tatdır bu yahu!
Bu arada epey bir zaman harcanıyor hazırlamak için; heleki ilk defa yapıyorsanız ve fakat değiyor kardeşim bu tada!
Üstelik rahatlıkla DUKAN'a uyarlanabilir.

14 Şubat 2012 Salı

SEVGİYE DAİR BİR GÜN 14 ŞUBAT

14 Şubat Çiçekleri
En az yemek yemek kadar yemek yapmak da insanı mutlu eder mi?
Bu gün 14 Şubat Sevgililer günü!!
Ve dünya da ne kadar çok sevilecek şey var...
Aklımdan o kadar çok düşünce, o kadar çok olasılık geçiyor ki hepsini nasıl anlatacağımı, nasıl bir düzene koyacağımı bilemiyorum!!


Birkaç yıl önce seyrettiğim Julie & Julia filminde Meryl Streep'in muhteşem yorumuyla tanıdığım 1970'li yıllarda TV'de bilinen ilk yemek programını yapan, kendine has konuşma tarzı, üslubu ve doğallığı ile çok sevdiğim ünlü kadın şef Julia Child geliyor aklıma ilk!
36 yaşına kadar hiç yemek yapmamış bir kadın!

7 Şubat 2012 Salı

KALDIĞIM YERDEN

Uzun zamandır yazamadım sevgili Blog'umu!
Neler oldu neler, maydanozlu köfteler...
Geçen zamanın kısa özeti:
Memlekette Dukan'ın bir güzel ruhuna fatiha'ları okudum!
''1 gün Dukan yaptım 3 gün bayıla bayıla yedim'' gibi bir istatistik çıktı diyebilirim.
Ammmaaa nasıl özlemişim hamur işlerini anlatamam :)
Vicdanım sızlasa da, kendimi kötü hissetsem de çok da kasmadım illa diyet yapacağım diye!

24 Ocak 2012 Salı

DUKAN DUKAN OLALI...

Memleketteyim!!


Her ne kadar kızkardeşimi gelmeden diyet yaptığım konusuna hazırlamış olsam da, arkadaş tutamamış kendini, dizi dizi yapmış fındıklı kurabiyeleri, poğaçaları...
Ben şimdi ne yapayım, nerelere gideyim :(
İlk gün dayandım, 2. gün dayandım, 3 gün bir arkadaşımıza ziyarete gittik, o da yapmış tazecik bir kek (çok güzeldi bu arada) 1 küçük dilim yedim, hem onu kırmamak, hem de kendimi tutamadığım için...

18 Ocak 2012 Çarşamba

BİR İNSAN NASIL SATIN ALMAKTAN CAYDIRILIR?

Geçen sefer gittiğim mağaza da neler oldu kısmında kalmıştı yazım. Vakit bulup da hemen yazamadım devamını...

Neyse efenim insanda satın alma baskısı, stresi yaratan bu davranış modelini üstlerine geçirip, icra eden bu arkadaşlara kızmayın, bu arkadaşları böyle davranmaya zorlayan, bu şekilde eğiten (buna eğitim denirse) ya da hiç eğitmeyen iş verenlerine kızmak hatta aslında acımak gerekir!!!

13 Ocak 2012 Cuma

PMS


Offffff!!!!
Kadın olmak da ne zordur bazı günlerde ve özellikle o günlerin öncesinde!
1 hafta kadar önce başlıyor benim sıkıntı;
böyle bir tatsızlık, bi melankolik haller, bi böyle kızgınlıklar iyi de kime , neye?
Dünya sanki beni hiç umursamıyor bu günlerde ya da çok üzerime geliyor....
Herşey biraz anlamsızlaşıyor ya da aşırı anlamlar altında eziyor insanı.

Kadın olmak hakketten de bir ''depresif hal'' içeriyor, hem de her ay, hem de ayın nerdeyse 1/3'ü kadar bir zaman.

Diyetimi de tamamen bozmamak için savaşıyorum resmen. Son birkaç gündür küçük küçük kaçamaklar yaptım;

10 Ocak 2012 Salı

LDL İLE BURSA'LARIMA BENDEN SELAM SÖYLEYİN!

Cuma günkü kan tahlili sonuçlarımı aldım!
Çok mutlu olduğumu söyleyemeyeceğim. Total kollestrol ile LDL (kötü) kollestrol değerlerim normalin çok üstünde çıktı. En son  Kasım 2010 tarihinde yaptırmışım tahlillerimi ve o zaman da kolestrol değerlerim tam sınırda hatta biraz üzerinde çıkmış.
Pazartesi günü hastaneye gittiğiminde doktor henüz gelmemişti; beklemedim onu.  Biliyorum ne diyeceğini, bir güzel fırça çekip ilaç başlayacak. Bu yaşta kollestrol ilacı mı kullanılır?!

5 Ocak 2012 Perşembe

AH DİZLERİM VAH DİZLERİM

İki gündür spor yapmıyorum, yapamıyorum!!
Benim sporum, gündüzleri çıkabilirsem yürümek çıkamazsam akşamları evde cross yapmak-tı.
İlk defa 6-7 yıl önce dizlerimin iç ve ön kısmı ağrımaya başlamıştı. Buna tam bir ağrı diyemeyiz. Şöyle ki, hareketle artan bir sancı. İç kısımlarında sanki bir ipi aşağı yukarı geriyorlar, ön kısımda ise yere çömelirsem eğer ben burdayım diyen bir ağrı var. Cross yaparken, yürürken hatta otururp ayaklarımı uzakttığımda bile.

O zamandan kalma doktor raporunu buldum; yan bağ zedelenmesi.

3 Ocak 2012 Salı

YILBAŞI AKŞAMI FENOMENİ VE SONRASI


Yılbaşı akşamı öyle güzel yedim, içtim ki ertesi gün bana maaliyeti tam +1 kilo olarak döndü! 
Ammaaaaan sen de. Çok derdimeydi sanki...
Ohhhhhh! Canıma deysin, deydi de zaten :)


Şimdi size ertesi gün +1 kilo gelebilmek için yemeniz gerekenleri sıralayayım ;-)